Dava eski dava, Türkiye eski Türkiye mi?

 

Ali Babacan, darbeleri hatırlatan İngiliz'e 'Türkiye değişti. Asker, AB hedefini destekliyor, müzakerelere katılıyor' dedi

Merhum Erdal İnönü'yü anmamak mümkün değildi. Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın konuşmasını dinlemeye gelenler arasındaki bir İngiliz meraklının sorusuna verdiği yanıt, ancak İnönü'den gelebilecek espri tonu taşımasa da aynı çizgideydi.
Mekân, modern dünyanın ilk düşünce kuruluşu sayılabilecek Kraliyet Birleşik Kuvvetler Enstitüsü (RUSI) toplantı salonuydu. RUSI, zamanın Wellington Dükü tarafından ordu ve donanma kuvvetlerindeki bilimsel yeniliklerin askeri-sivil özerk bir ortamda araştırılması amacıyla 1831'de kurulmuş. Modern dünyanın en eski parlamentosu Westminster Hall'a giden yolda, Londra'nın Bakanlıklar semti diyebileceğimiz Whitehall'da, Kraliyet Muhafız Alayı'nın tam karşısında, Başbakanlık Konutu 'Downing sokağı 10 numaranın' ise 100-150 metre çaprazında, özetle İngiltere başkentinin siyaseten en itibarlı mekânlarından biri.
Babacan'a sorulan soruların çoğunu zaten 'AK Parti kapatılır mı, kapatılırsa ne olur?' diye özetlemek mümkün. Ama bir tanesi daha doğrudan soruldu. Soran, kendisini emekli bir İngiliz subayı ve RUSI'nin üyesi olarak tanıttı. Türkiye'de silahlı kuvvetlerin hükümetler ile ve mevcut hükümetle ilişkisindeki gerginliği izliyorlardı.
Daha önce müdahaleler olmuştu. Mevcut gelişmeler ışığında şimdi durum neydi?
Babacan az önce İngiliz Dışişleri Bakanı David Miliband ile ortak basın toplantısını bitirmişti. Miliband, Anayasa Mahkemesi'nde açılan kapatma davasını "Hükümete yapılan bir girişim" olarak nitelemiş, gelişmeleri kaygıyla izlediklerini, hükümeti halkın iradesini temsil eden bir hükümet olarak gördüklerini bu nedenle de uluslararası desteği hak ettiğini söylemişti. Bu, belki de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından Anayasa Mahkemesi'ne tam bir ay önce, 14 Mart'ta açılan davadan bu yana AK Parti hükümetinin aldığı en açık ifade edilmiş uluslararası destek idi.
Bir sonraki durağı Başbakan Gordon Brown olan Babacan, "Demokrasimizin birkaç kere kesintiye uğradığı doğru" diye söze başladı. "Ama artık ülke değişti. Artık açık toplum, açık siyaset dönemindeyiz. Size ilginç gelebilir, ama Türk Silahlı Kuvvetleri Avrupa Birliği hedefini destekliyor. Müzakerelerin bazı fasıllarında yer alıyor. Subaylar bu müzakere fasılları için Brüksel'e gidip görüşmeler yapıyor, AB fonlarının kullanıldığı projelerde görev alıyorlar".

Bu sözleri dinleyenler, Babacan'ın birkaç soru önce 'Geçen yıl cumhurbaşkanlığı seçiminizi konuşuyorduk, bu yıl kapatmayı konuşuyorduk. Sırada ne var?' mealindeki soruya verdiği "Geçen yılki sınavı Türk demokrasisi başarıyla geçti. Bu yıl yeni bir sınavla karşı karşıya olduğumuz doğru. Bu sınavı da başarıyla geçeceğiz. Rasyonalite (akılcılık) kazanacak" yanıtıyla birlikte düşünmüşlerdir muhtemelen.

Erdal İnönü, on bir yıl önce 28 Şubat günlerinde, babası İsmet İnönü'nün, ordunun kışladan çıkması benzetmesi ile 'Diş macunu bir defa tüpten çıktı mı, bir daha girmez' sözü üzerine fizikçi gözlemciliği ve zekâsıyla şu yanıtı vermişti:

Ben denedim, giriyor. Tüpler değişmiş.

Dışarıdan Türkiye'ye bakış da değişti. 1971'den bu yana Türkiye'ye gelmeyen İngiltere Kraliçesi'nin mayıs ayında gelecek olması AK Parti'ye uluslararası desteğin daha da üst düzeye çıkacağını göstermiyor mu? Görünen o ki, AK Parti'ye verilen uluslararası dayanışma desteği AB Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso'dan sonra açıklanan Kraliçe II'nci Elizabeth desteğiyle sınırlı olmayacak. Bu süreçte başka üst düzey ziyaretler gündeme gelebilir.

Aradan geçen sürede Türkiye'nin de, dünyanın da, Türkiye'nin dünyadaki yerinin de değiştiği doğru. Anayasa Mahkemesi'ne açılan davanın siyasi ve ekonomik hayattaki gelişmelerden bire bir yansıtmak zorunda olmadığı da doğru. Bu uluslararası dayanışma tablosunun neticede kararı verecek olan 11 Mahkeme üyesini ne kadar etkileyeceği de kuşkulu.

Ortada bir de şu durum var sanki: Anayasa Mahkemesi doğası gereği siyasi bir mahkeme; siyasetle hukuk arasındaki köprü olması nedeniyle. Dava, adı üstünde siyasi partinin kapatılması davası. Siyasi atmosfer, önümüzdeki yaklaşık altı ay içinde nasıl değişirse, davanın parametreleri de değişir ve dava Türkiye'de hem demokrasi, hem laikliğin güçlenmesi sonucunu doğurur?

Bakalım bu sınavda kaç yanlış, kaç doğruyu götürecek?

Kaynak: Radikal