Çok tehlikeli sözler, sakıncalı ilişkiler

Medyadaki tüm köşeleri istihbarat sızıntılarının bastığı bugünlerde Wikileaks konusuna girmek niyetinde değildim. Dünya gündemiyle yakından ilgilenen bir köşe yazarı için belki kaçırılmaması gereken bir fırsat diye düşünülebilir. Birbirine benzeyen ama aslında hiçbir şey dememiş olan belgeler ve bilgilendirici bir şey deme imkanı da olmayan bir konuda yazmamak da cesaret işi sayılabilirdi.

Eğer "çok tehlikeli" sızıntısı olmasaydı bu internet sızıntısına kapılmayacaktım muhtemelen. Wikileaks'in elindeki belgelerin ne kadarı yayınlanmış olursa olsun öğrendiğimiz tartışmasız gerçek; bu belgelerin, adına diplomasi denilen ve her türlü karanlık, kirli ilişkiyi mübahlaştıran "devletler oyunu"nun yüzündeki perdeyi bir nebze olsun açmış olmasıdır.

Dünya liderlerinin birbirleri hakkında ne dediklerini; barış, istikrar, demokrasi gibi yüce insanlık idealleri uğruna nasıl akıl almaz entrikalar çevirdiklerini görmesek de bunları tahmin etmek güç değildi. Üstelik benzer şeyleri İran Devrimi'nden sonra gerçekleşen Tahran'daki Amerikan büyükelçilik baskınında ele geçirilen belgelerde az çok okumuştuk. Elçiliği basan devrimciler binlerce kağıt parçasını birleştirerek gizli belgeleri yayınlamışlardı. O belgelerden aklımda kalan ders şu oldu: Özellikle devlet adamlarının Amerikalı (veya başka bir ülkeden) diplomatlarla temas ederken son derece dikkatli davranmaları gerekir. Zira konuşma stilinizden karakter yapınıza, müktesebatınızdan nelerden hoşlanıp hoşlanmadığınıza kadar her detay not edilip raporlaştırılıyor.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...