Çin kendi kendisinin en büyük düşmanı


Pekin'deki Olimpiyat Oyunları yaklaşırken, Çinli yetkililer Komünist Parti yönetimini barışçıl biçimde eleştirenleri -Budist rahipler ve Tibet'teki destekçileriyle, Xinjiang'deki ayrımcılığı protesto eden Müslümanları- bastırıyor. Kurbanlara istinasız devlet düşmanı muamelesi yapılıyor. Aynı şey, insan hakları eylemcisi Hu Jia 'devletin siyasi gücünü ve sosyalist sistemini yıkmaya çalışmak' gerekçesiyle üç buçuk yıllık hapis cezasına çarptırıldığında da yaşandı. Yetkililerin anlamadığı şey şu ki, kendi kendilerinin en kötü düşmanına dönüştüler. Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin 2008 Oyunları'nı Pekin'e vermekte haklı olduğunu göstermek isteselerdi, idealist Hu Jia'yı insanlara AIDS konusunda yardım etmesi, çevre kampanyası yapması veya anayasada salık verilen ifade özgürlüğü hakkını kullanması için bırakırlardı. Hu Jia, Af Örgütü'nün 'adil olmayan ve siyasi' diye nitelediği bir prosedürle mahkûm edildi.

Rejimin kendi kendisine verdiği zararın farkına varmaktaki başarısızlığı, Dışişleri sözcüsü Jiang Yu'nun söz konusu davayla ilgili açıklamalarında aşikârdı. Sözcü, 'insan hakları bahanesiyle Çin'in içişlerine karışmamaları' konusunda yabancıları uyardı. Böyle bir açıklamayı sadece insan haklarına hiç saygı duymayan bir rejim yapabilir. Pekin içiçlerine karışılmamasıyla ilgili mantrasını, kendi insan hakları ihlallerine bir bahane olarak kullanıyor

Kaynak: Radikal