ki muhalefet partisinin birbirine yakın karakterleri oluşuyor gibi. Partiler düşünüp taşınarak bu yolu seçmiş değiller; adeta kendiliğinden oluşuyor. Bağımlılığa dönüşen bu tutum, çoktandır partilerin programlarında yazılı politikaları kadar geçerli.
Bu politika yapma tavrı, önümüzdeki bir-iki hafta sonunda CHP ve MHP’nin seçim stratejisine dönüşebilecektir.
2011 seçim propaganda döneminde iki parti de çalışıp hazırlayacakları seçim beyannamelerini önemsiz kılacak bir oldubittiyle karşı karşıya kalabilirler.
Önce gözlemimi yazayım:
MHP, 2009 yılı başlarından beri iktidara karşı söylemini sertleştirdi, özellikle o yılın ağustosunda, iktidar yöneticilerine ağza alınmayacak deyimlerle saldırdı. O günlerden sonra da konuşmalarının içeriği ve üslubu değişmeden bugünlere kadar sürüyor. Tabii yakın arkadaşları da benim izleyebildiğim Meclis konuşmalarında daha aşağı kalmıyorlar.
MHP’nin bakışı
MHP, bugünkü hükümetten milletimizin kurtulmasını zorunlu görmektedir, böyle devam ederse Türkiye yıkılacaktır; bu iktidarı devirmek için her şey ama her şey yapılabilir, yapılmalıdır! Kurulacak yeni idare harabe üzerine inşa edilecektir!
CHP’de yeni genel başkan, partisinin eski politikalarını kabul veya akıllıca reddetmek, iktidarı bir bütünlük içinde irdelemek ve eleştirmek yerine; hükümetin her yaptığını kötülemek, hatta yerin dibine sokmayı; Başbakan’ın her söylediğinin aksini söylemeyi bir yöntem olarak uygulamaktadır. Her hareket ve söze karşı çıkarak politika yapmak, bazı koşullarda olumlu sonuç verebilir ancak dönemimizde güven sarsıcı olmaktadır.
Ana muhalefet partisi, ülkenin karanlıklara sürüklendiği, hiçbir şeyin iyi gitmediği, devletin temellerinin değiştirilmek istendiği, her adımın kötülüğe gidişin bir parçası olduğu iddiasındadır. Elli yıl öncesinden beri savunduğu birçok temel ilkeyle çelişmekten çekinmemektedir.
Özetle CHP ve MHP muhalefeti, geniş halk kesimlerine, iktidarı devirdiklerinde, bugünkünden çok farklı bir devletin ve idarenin oluşacağını güçlü biçimde duyurmaktadırlar.
Halk iki partinin de söylemini, “Bunlar gelirse bugünkünden değişik şeyler olacaktır” biçiminde algılamaya başlamıştır; belki de bilinçaltında bir karar oluşmuştur.
Seçmen çoğunluğu, CHP ve MHP’nin kurmayı vaat ettiği, ‘farklı devlet ve idare’yi, “2002’den önceki siyasal hayat” olarak tanımlama aşamasındadır.
1970-2002 arası
Seçmenin şu soruyu kolaylıkla cevaplaması iki partimiz için de önemlidir: AK Parti’ye oy verilmediğinde, 1970-2002 dönemine geri dönülecek midir?
Bu soruya “Dönülmeyecek” cevabı verildikten sonra partiler ancak normal seçim mücadelesine başlayabilirler.
Soru cevapsız kaldıkça, seçim dönemine bu soru el koyar, değişik yorumlanabilecek engeller koyar.
Tabii bazı siyaset adamlarımız, bu yazdıklarıma değer vermeden, halkın tercihini çeşitli akıl dışı nedenlerle açıklayacaklardır. Olsun, biz yeni yıla sağlıkla girelim; geleceğe umutla bakalım.
Kaynak: Radikal