CHP umut vermiyor

Sahne 1: CHP Grup Başkan Vekili Meclis Genel Kurulu'nda konuşuyor. Kurula-biri 10 Kasım için, diğeri ise Padişah Abdülmecid'i anma töreni için hazırlanmış- iki davetiye gösteriyor.

Davetiyelerden 10 Kasım için olanı bir tek bir sayfaya basılmış, Abdülmecid için olanı ise parlak kâğıda basılmış ve gösterişli. Davetiyeler arasındaki bu fark İnce'yi çok sinirlendiriyor, kürsüden bu durumun sorumlusu olarak gördüğü Meclis Başkanı'na yükleniyor:

"Padişahlığa özenen bir Meclis Başkanı. 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü'nün davetini beyaz fotokopi kâğıdına basan Meclis Başkanı, Padişah Abdülmecid'i anma töreni için en pahalı kâğıttan, tuğralı, işlemeli bir davetiye hazırlamış. Bu, padişahlık özentisinin son gösterisidir. Her iki davetiyeyi de, bugün Meclis kürsüsünden göstereceğim. Cumhuriyet Bayramı törenlerini kutlamayan, Atatürk'ü Anma Günü'nün davetini fotokopi kâğıdına basan Meclis Başkanı'nın davetinde ne işim var."

Sahne 2: CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç, Meclis'te bir basın toplantısı düzenliyor. Koç ve beraberindeki 12 milletvekilinin, 2 sayfalık bir bildiriyle basının önüne çıkmalarının nedeni, partisinin Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün Dersim-38 hakkında yaptığı açıklamalar. Koç, resmî teze ters düşen bu açıklamalara ateş püskürüyor. Ama Koç ve beraberindekilerin hedefi, Aygün'den ziyade, genel başkan ve genel merkez. Ulusalcı vekiller, başta genel başkan olmak üzere partinin yetkili kurullarının sessiz kalmasının kabul edilemez olduğunu belirtiyor, asıl eleştiri oklarını Kılıçdaroğlu'na yöneltiyorlar.

Sahne 3: Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında bir konuşma yapıyor. Bütün gözler onun üstünde; zira bir gün önce Başbakan Erdoğan Dersim'den dolayı özür dilemiş, herkes gözünü dikmiş Dersimli bir siyasetçi olan Kılıçdaroğlu'nun ne diyeceğini bekliyor. Kılıçdaroğlu, öfkeli; Dersim'de acı çekenlerin hesabını sormanın Başbakan'a kalmadığını, Başbakan'ın bölücülük yaptığını söyleyip ekliyor:

"Bu ülkenin Başbakan'ının zihin haritası Ermeni diasporasının zihin haritasıyla aynıdır. Birlik ve beraberliği korumakla sorumlu olan Başbakan, toplumda bölünmeler yaratmaya çalışıyor. Öyle bir gözü dönmüş ki, bu Başbakan yakın bir zamanda bu millete 'Ermeni soykırımı' iddialarını da dayatırsa şaşmayın. Kimi kime şikâyet ediyorsun sen?"

Sahnelerden her biri CHP'nin bünyesinde taşıdığı rahatsızlıklardan birini sergiliyor. İlk sahne, CHP muhalefetinin halkın sorunlarından uzaklığını gösteriyor. İki davetiye arasındaki gramaj farkından bir rejim sorunu çıkarma çabası toplumda herhangi bir etki yaratmıyor. Van'da yaşanan deprem gibi tüm toplumu derinden sarsan bir olay gündemdeyken ve deprem sonrası için hükümetin yetersizliği konuşuluyorken, anamuhalefet partisinin davetiyeler üzerinden muhalefet yapmaya çalışması halk için bir anlam ifade etmiyor. Toplumun yaşamına değmeyen konulara batarak teatral dozu ağır basan gösterilerle etkili bir muhalefet yapılmıyor.

İkinci sahne, CHP içerisindeki parti içi çekişmeleri ve partinin bir bütün olamamasını gösteriyor. Toplumun gündemine taşınan herhangi bir konuda CHP bir parti politikası ortaya koyamıyor, parti içerisindeki çeşitli gruplar birbiriyle bağdaşması mümkün olmayan pozisyonlarda duruyorlar.

Üçüncü sahne ise, Kılıçdaroğlu'nun kriz yönetmedeki yetersizliğine işaret ediyor. Kişisel olarak ilgilendiği ve ailece acısını çektiği bir konuda dahi Kılıçdaroğlu net bir tavır sergileyemiyor. Partisinin faili olduğu bir katliamdan ötürü Başbakan'dan özür talep ediyor ama kendisinin dili bir türlü özür dilemeye varmıyor. Önüne gelen tartışma fırsatını tepiyor, "Ermeni diasporası, sözde Ermeni soykırımı" gibi milliyetçi klişelerden medet umup tartışmanın önünü kesmeye çalışıyor; bunu önlemenin mümkün olmadığını, böyle davranmakla Erdoğan'a prim kazandırdığını göremiyor.

Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin yaptığı "Sol ve CHP'li Seçmenin CHP'ye Bakışı" başlıklı araştırma, CHP seçmenlerinin partinin başarısızlığının altında bu üç sorunun yattığını düşündüğünü gösteriyor. Araştırmaya göre CHP seçmenlerinin yüzde 58,4'ü yakın gelecekte partilerinin iktidar olabileceğine inanmıyor. CHP'nin iktidar olacak kadar oy alamamasının nedeni sorulduğunda ise ilk sıraya Kılıçdaroğlu'nun yetersizliğini (yüzde 17,4) koyuyor. Gerçi CHP seçmeni, Kılıçdaroğlu'nun genel seçimlerde gösterdiği performansı takdir ediyor, genel başkanlarının teşkilata ve merkez yönetimine oranla daha fazla çalıştığını ve daha başarılı olduğunu kabul ediyor ama bu performansın iktidar için yeterli olamayacağı fikrini taşıyor. Seçmenlerin yüzde 47,4'ü Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi iktidar yapamayacağı yönünde kanaat belirtiyor.

CHP'lilerin yüzde 11,4'üne göre, partinin halktan kopuk olması bir diğer önemli sorunu oluşturtuyor. Partililerin yüzde 44'ü partisinin etkin bir muhalefet yapamadığını, yüzde 56'sı ise partinin sol ve sosyal demokratları temsil edemediğini söylüyor. Yani seçmenlerin neredeyse yarısı CHP'nin yaptığı muhalefetten memnuniyet duymuyor, yarısından fazlası ise CHP'nin kimliği temsil etmede yetersiz kaldığını belirtiyor.

 

Kaynak: Zaman