BDP'nin eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, bir gazeteye verdiği demeçte, "MHP olmaz ama CHP ile koalisyon olabilir." demiş.
Yani bir anlamda, Kürtlerin CHP'si ile ülkenin CHP'sinin koalisyon yapabileceğini beyan etmiş. Bu yakınlaşma Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP genel başkanı olmasından sonra yaşanan bir durum gibi görünse de gerçekte öyle değil. 12 Eylül referandum süreciyle iyice belirginleşen bir gelişme var ki bu, bütün kan kardeşlerini birer birer ortaya çıkarıyor.
BDP ile CHP aslında ezelden beri birbirinin zihniyet kardeşi. İkisi de jakoben, ikisi de üstten bakıcı, ikisi de laik değil laikçi... İkisinin de ağzında din, sadece ''Allahaısmarladık'' sözcüğüyle var oluyor. İkisi de toplumun büyük bir bölümünü öteki olarak değerlendiriyor. Her iki parti de solcu gibi görünüp milliyetçilik esasına göre politika üretiyor. Hepsinden önemlisi ise ikisi de mevcut statükonun değişmesinden bir hayli rahatsız. BDP'nin yaslandığı siyasi mantık kendisine bir ideoloji üretirken CHP'yi bire bir kopya ediyor.
Bu nedenle BDP'nin CHP ile koalisyon hesapları yapmasını hiç yadırgamamak gerekir. Bu koalisyon, bu ülkede yeni bir anayasa yaptırmama, mevcut yapıyı aynen devam ettirme koalisyonudur. Böyle değilse BDP'nin ve onun dağ uzantısı PKK'nın seçim sürecinde ortalığı bu kadar ateşe vermesini birisinin açıklaması gerekir.
Ülkede ne zaman sivil bir anayasa gündeme gelse ortalık toz duman oluyor. BDP'li siyasetçiler, yapabildikleri kadar toplumun sinir uçlarını harekete geçirecek açıklamalarda bulunuyor. İmam hatipli Kürt çocukların kaldığı yurtlar yakılıyor, Kürt esnafının dükkânlarını açmalarına müsaade edilmiyor, baskı, tehdit, molotoflu gösterilerle ortalık savaş alanına çevriliyor. Peki niye? Bütün bunları 'kimin hanesine yazılsın' diye yapıyorsunuz? Kimlerin ülkedeki etkinliği artsın hesabındasınız? Ya da bu yaptıklarınızın siyasi hasadını hangi parti topluyor?
Her siyasi parti gibi iktidardaki partiye, rakibiniz olduğu için karşısınız, bunu anlıyoruz. Peki diğerleri rakibiniz değil mi? Mesela CHP ile nedir bu kankalık durumu? 'Güneydoğu'daki CHP mitingleri kalabalık görünsün' diye halkı zorla miting alanlarına doldurmayı nasıl açıklıyorsunuz? Üstelik bu CHP, yıllarca mantalite olarak kendisinin rejim olduğunu söylüyordu. BDP'nin siyasal olarak var olmasının kaynağında yer alan, Kürt ırkçılığının depreşmesine neden olan unsurların en başında da yine bu CHP anlayışı geliyordu.
12 Haziran seçimlerine giderken CHP, çok farklı bir söylem içine girdi. Demokrasiden bahsediyor, insan haklarından söz ediyor, hatta yeni bir anayasa yapacağının sözünü veriyor. Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı'nın tutuklanması konusunda bile ortalığı ateşe vermiyor, hatta askere konuşmamasını tavsiye ediyor. Miting meydanlarında laiklik vurgusu hiç yapmıyor. Ancak bu, onun değiştiği anlamına gelmiyor. Değiştirdiği, üslubundan başka bir şey değil. Yoksa CHP, bu yapının değişme ihtimalinden tıpkı BDP gibi bir hayli tedirgin oluyor.
12 Eylül referandumuyla sırtını yasladığı devlet desteğini büyük ölçüde kaybeden CHP, kendine yeni bir yol, yeni bir tarz arıyor. Bütün bu değişim görüntülerinin altında bundan başka bir şey yatmıyor.
Sonuçta, 12 Eylül'ün 'Hayır cephesi', 12 Haziran seçimlerine de hep birlikte hazırlanıyor. Bilmem dikkatinizi çekiyor mu?
m.kamis@zaman.com.tr
http://twitter.com/mhmtkamis
Kaynak: Zaman