Cheney neye alamet?

 
Cheney dosyasında hangi konu önde? PKK mı? Irak Kürtleri ve doğalgaz mı? İran mı? Afganistan mı? Füzeler mi?

Dün ABD'nin Irak harekâtına başlamasının beşinci yıldönümüydü ve Meclis'in gündeminde yine Irak vardı. TBMM Genel Kurulu, Irak'taki PKK hedeflerine yönelik son kara harekâtı üzerine genel görüşme yapılması önergesini kapalı bir oturumun ardından reddetti.

CHP, önerge gerekçesinde
1- Hükümetin Meclis'ten aldığı yetkiyi niçin sınırlı bir operasyonu gerçekleştirmek için kullandığını,
2- ABD'nin niçin operasyonun sona erdirilmesini talep ettiğini,
3- ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in Ankara'da operasyonun bir an önce sona erdirilmesi talebine devlet yetkililerinin ne yanıt verdiğini soruyordu.
Bu soruların, geçtiğimiz haftalar boyunca (AK Parti aleyhine kapatma davası açılmadan önce) Türkiye'nin gündemini nasıl meşgul ettiği, yalnızca hükümet ile muhalefet değil, muhalefet ile asker arasında nasıl gerilimlere yol açtığı biliniyor.

Beş yıl önce dün başlayan Irak harekâtına Türkiye'nin aktif olarak katılması 1 Mart 2003'deki oylamada Meclis'ten yeterli desteği bulamamış, bunun sonucunda hızla kötüleşen Türkiye-ABD ilişkileri 4 Temmuz 2003'de Süleymaniye'de görevli Türk askerlerinin başına çuval geçirilerek gözaltına alınmasıyla dibe vurmuştu.
Bugün Irak, PKK ve ABD ile yaşadığımız sorunlarda o günlerin payı var. Yine de, ABD ile ilişkilerin dibe vurduğu o dönemden, ABD'nin işbirliği ile (Irak Kürtleri üzerinde şiddetli bir travma etkisi yapacak şekilde) Irak'taki PKK hedeflerine have ve kara harekâtı düzenlenmesi aşamasına kolay gelinmedi. Devletin siyasi, askeri, adli ve hatta enerji bağlamında ekonomik kapasitesinin birlikte yürüttüğü bir diplomasi süreciyle hem ABD, hem AB, hem de Ortadoğu ülkeleri gözünde PKK ile mücadelede şimdiye dek görülmemiş bir uluslararası sempati sağlanabildi.

ABD Savunma Bakanı Robert Gates kara operasyonunun bitmesi gerektiği beyanlarını o kadar üstelememiş olsaydı ve Ankara, siyasi ve askeri kanatlarıyla Türk kamuoyunu ciddiye alan bir iletişim şekli izlemiş olsaydı, muhtemelen hem bu harekâtın sonuçları daha sağlıklı tartışılır, hem de örneğin dün Meclis'teki genel görüşmeye ihtiyaç kalmamış olabilirdi.
Ama Gates konuştu. Hem de ısrarla konuştu; "Dört defa söyledim, daha ne diyeyim" diyecek kadar üzerine basa basa konuştu. CHP lideri Deniz Baykal, "Başlarken işbirliği yaptığımız ABD ile, bitririrken yapmadığımızı kim söyleyebilir?" sorusunu sormakta haklı. Ama Başbakan Tayyip Erdoğan'ı da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı da rencide eden bu tablonun sorumluluğu tabii ki muhalefet olarak soru soracak Baykal'da değildi.

Gates sıradan bir politikacı değil. ABD derin devleti diye bir şey varsa, orada Gates vardır. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney de öyle. Cheney sıradan bir başkan yardımcısı değil; çok güçlü ve gücünü sınırlarını zorlayarak kullanmaktan çekinmeyen bir yönetici. ABD sistemi içinde Irak Kürtlerini (giderek bu konuda yalnızlaşmasına aldırmadan) destek ve himaye eden en üst isim.
Pazartesi günü, Ortadoğu turunun son durağı olarak Ankara'ya gelecek. En son merhum Bülent Ecevit'in başbakanlığı sallanmaya başlamışken, 2002 Mart ayında Ankara'ya gelmişti. Ecevit'ten ufukta görünen Irak harekâtı için destek alamadan ayrılmıştı. Ardından Türkiye'ye gelen iki üst düzey Amerikalı, Marc Grossman ve Paul Wolfowitz, seçime giden Türkiye'nin hangi koşullar altında Irak harekâtına tam destek verebileceğini araştırıp soruşturdular. AK Parti'nin 2002 Kasım başında ilk zaferini kazandığı haberini dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ABD'de almıştı. Süreci yeniden anlatmaya gerek yok; 1 Mart'a öyle gelindi.

Şimdi Cheney yeniden Ankara'ya geliyor. Boşuna gelmez. Dosyasında önemli bir konuyla, belki birden çok konuyla geliyordur. Irak mı, PKK ve Iraklı Kürtler mi? Iraklı Kürtleri ve Türkiye'yi bir uzlaşmaya razı ederek Irak gazının Türkiye üzerinden (Nabucco veya başka yolla) Avrupa'ya bağlanmasını sağlamak mı? Herkesin endişesi, İran mı? Türkiye'nin doğalgazına göbekten bağlı olduğu Rusya'ya karşı füze sistemleri yerleştirilmesi mi? Afganistan'a muharip birlik talebi mi? Bunların hangisi diğerinden önde?
Gelişi hayra mı, yoksa neye alamet?

Kaynak: Radikal