Geçtiğimiz günlerde Hasan el Benna'nın küçük kardeşi olan Cemal el Benna hayata gözlerini yumdu. Uzun yazdı ve uzun yaşadı. Hasan el Benna'nın tam tersiydi. Tezat bir kişilikti. Hasan el Benna hep ortak yönleri aradı ve vurguladı. Tartışmadan kaçtı, kaçındı. Cemal el Benna ise hep tartışma noktalarında kaldı ve tartışma noktalarını büyüttü. Tartışmalı bir isim olarak da aramızdan ayrıldı. Hasan el Benna'dan yarım asır fazla yaşadı. Geride 100'e yakın kitap bıraktı. Bununla birlikte 42 yaşında ölen ve geride sadece birkaç kitap bırakan Hasan Benna'nın bıraktığı etkiyi bırakamadı. Uzun yaşamasının yanında velut biriydi de!
Ebu Hanife de geride hacimli kitaplar bırakmadı. Talebelerinden İmam Muhammed içlerinde en velut olanlarıydı. Bununla birlikte sıralamada Ebu Hanife ve ardından Ebu Yusuf gelir. İmam Hasan Şeybani ise Züfer'den öncedir. Hasan el Benna'nın bununla ne alakası var denilecek olursa şöyle cevap vermek mümkün: Hasan el Benna geride on iki kitaptan oluşan bir risaleler buketi ile Davet ve Davetçinin Hatıratı ve birkaç parça kitap bıraktı. Lakin ne kadar az yazarsa yazsın o bir kor ve meşale idi. Bu meşalenin yakıtı ise sınır tanımayan samimiyeti ve ihlası idi. Bundan dolayı her gittiği yeri Hızır gibi hareketlendiriyor, renklendiriyor ve yeşertiyordu. Sıradan insanlar ve çoğunluğu esnaf beş altıkişi etrafını sarmış ve bunlarla bir cemaat teşekkül ettirmişti. Daha sonra bu sıradan insanların bir araya gelmesiyle oluşan cemaat ihlasın bereketiyle Mısır'ı ve Arap dünyasını bir sarmaşık gibi sardı. Mahkeme zabıtlarında ve gazetelerde o dönemde İhvan hareketinin bağlılarının yarım milyonu aştıkları yazıyor. 1948 İsrail devletinin kuruluş aşamasında iç ve dış güçlerin üzerlerinde hesap yaptıkları bir denklem veya denklemin parçası haline geldiler. Şimdi İsrail'in kuruluşunun 64'üncü yılında ve Arap Baharıyla birlikte eski hesaplar yeniden karılmakta ve Arap Baharı ülkelerinin İhvan kuşağına dönüşmesi halinde Hasan el Benna'nın bıraktığı sürecin tamamlanacağı yani İsrail'in beklenen akıbete uğrayacağı tahmin edilmektedir. Amus Gilad gibi İsrailli generaller bu hesapları açıktan dile getiriyorlar. Peki! Ölümünden 65 yıl sonra sönmeyen bu meşalenin sırrı nedir?
*
Benna hareketini hilafetin yıkılmasından sonra külli bir yenilenme için Mısır'ın İsmailiye kentinde 1928 tarihinde kurmuştur. Hareket cemre gibi Mısır'ın toprağına düşmüş ve toprağını ısıtmıştı. Hasan el Benna o cemreyi binlerce ( iki bin) Mısır köyüne ve beldesine bizzat kendi elleriyle taşımıştı. Daha hayatta iken Suriye'den Irak'tan ve dünyanın bucaklarından insanlar hareketle tanışmıştı. Türkiye'de Bediüzzaman'ın ulağı ve diplomatı Ahmet Ramazan gibi Hasan el Benna'nın diplomatı ve damadı olan Said Ramazan da dünyaya Benna'nın meşalesini ve mesajını taşıyordu. Kardeşlik mesajları teati ediyordu. Bu harekete ve bu geniş ve alemşumul vizyona tahammül edemediler. Olaylar Hasan Benna'dan daha hızla gelişti ve 12 Şubat 1949 tarihinde şahadete ererek, geriye yetim bir hareket bıraktı. Kurucu ata veya babanın yokluğunda Müslüman Kardeşler çile dönemiyle tanıştılar. Teselli edenleri bile yoktu. Benna'nın şahadetinden 1971 yılına kadar aralıklarla mihne ve cefa döneminden geçtiler. Zaman tüneli ateş çemberine dönmüştü. Adeta tarihin çöllerini aştılar. Geride onlarca yüzlerce ve belki binlerce dava şehidi bıraktılar. Yılmadılar. Çile onları yıldırmadı belki olgunlaştırdı. Pişirdi. Talim yaptırarak üzerlerindeki hamlıklarını aldı. 1971 yılından 2011 yılına kadar çilenin başka türünü ve türlerini yaşadılar. Siyasi bir seyri sülükten geçtikten sonra üstatlık makamına erdiler ve Yusuf Sıddık'ın makamına varis oldular.
*
Muhammed Mursi örneğinde olduğu gibi hapishaneden veya Medrese-i Yusufiyeden tahta geçtiler ve tahtın varisi oldular. Şimdi ise Sıddık Yusuf veya Aziz Yusuf gibi (Aziz-i Mısır anlamında) kahtu gala yıllarını savmakla meşguller.
Vefat yıldönümünde bu eşsiz muallim ve aziz ruh yeniden anıldı. Oğlu Seyfülislam başta Müslüman Kardeşler olmak üzere bütün Müslümanlara babasının vasiyetini hatırlattı. Şahadet gününde hep beraber İslam devletini ve birliğini ikame etmelerini istedi. Müslüman Kardeşler kurulalı tam 85 yıl oldu lakin geride yapılacak çok iş var. Belki işlere dört elle sarılsalar bile vakit yine yetmeyecek. Her zaman açık verecek. Çalıştılar ama geldikleri yer hak ettikleri bir yer değildi belki de. Yine de Cenab-ı Hak, lütfuyla çalışmalarını bereketlendirdi. Azı çok saydı.