Çağdaş Mevlana

Bugün Mevlana ile ilgili yazılan yazılar ve kitaplar şu sorunun cevabını aramalı " Mevlana yaşasaydı ve içimizde olsaydı çağın meseleleri karşısında nasıl bir tavır alır ve nasıl çözümler getirirdi...?" Bu soru üzerinden gidildiğinde hedefe varılabilir ve çağdaş Mevlana yakalanabilir. Mevlana yılı ilan edilen 2007'de bu sorunun cevabı ve karşılığı daha ivedi bir hale gelmiştir. Mevlana ya kullanılacak, tüketilecek ve bunun sonucunda tiryak ve merhem olamadan çözümsüzlük olarak karşımıza çıkacak ya da doğru bir okumayla doğru Mevlana'yı bulacağız ve bu bize nibras ve meşale olarak yol gösterecek. Tüketilmesi veya çözüm olması bizim sözkonusu soruya doğru cevap verebilmemize bağlıdır.  Bu açıdan 'çağdaş Mevlana' portresi çok önemlidir. Ve yine önemli olan bizim onu çağımıza doğru olarak yansıtabilmemiz ve taşıyabilmemizdir. Bu sorunun cevabına yeri geldikçe temas edeceğiz. Bunun ötesinde gerçekten de çağın Mevlana'ya büyük bir ihtiyacı var. Bundan dolayı Mevlana'yı harcamamamız lazım.  Batıla hak karıştırılabilir ama hakka batıl karıştırılmaz dusturu muvacehesinde başkalarını düzeltmek için Mevlana'dan yararlanabiliriz ama başkalarının fikirlerini Mevlana'ya mal ederek onun berraklığınahalel getiremeyiz.

Bugün onun fikri etrafında örülmüş fikri akımlar var. Sözgelimi, Muhammed İkbal ikinci bir Mevlana olarak görülmüştür. Onu kendisine model olarak almıştır. Çağdaş İran'da siyasi ve kültürel  otmosferi etkileyen üç fikri akım görüyoruz. Bu cereyanlardan birisi referansını Mevlana'dan alıyor. Bu cereyanın başında da Ruşenfikir dini' denilen dini aydınlanma cereyanı geliyor. Bu cereyanın başında da merhum Ali Şeriati bulunmaktadır. Ali Şeriati'nin Mevlana ile ilgili mustakil bir kitabı bulunmuyor. Bununla birlikte İkbal ve ma ( İkbal ve biz) adlı kitabında çağdaş Mevlana Muhammed İkbal'in izini sürerek kadim Mevlana'ya ulaşıyor.

Bugün İran'daki üç geleneğin üçünün de Mevlana'dan istifade ettikleri bir gerçek. Gelenekçiler, Yenilikçiler (bunlara zaman zaman sağ, sol da deniliyor) bir de Dini Aydınlanmacılar var. Dini Aydınlanmacılar İslam dünyasının Batı gibi bir aydınlanma dönemine muhtaç olduğunu düşünüyorlar ama Türkiye'de demokrasi laiklik bağlamında dindar kesimlerin yaklaşımı gibi İslam aydınlanmasının illa da laiklik üzerinden geçmesi gerektiğini düşünmüyorlar. Laiklikle demokrasinin ikiz olduğu fikrini reddediyorlar. Aslında laiklik veya demokrasi bize geçmişteki bir tartışmayı hatırlatıyor. Dini düşünce ile vaya doğrudan ifade edecek olursak vahiy ile beşeri düşünce yani felsefe eşit iki kaynak mıdır. Gazali gibiler bunları bazı alanlarda eşit saymamışlardır. Daha doğrusu felsefe ile vahyin kendi alanlarında rüçhaniyetleri olduğunu ifade etmiştir. Buna mukabil İbni Rüşd ikisini tev'em veya ikiz olarak ka.ul etmiştir. Ama bugün geçmişteki bu denklemi günümüze yansıtmak imkansız gözüküyor. Zira günümüzde eşitlik bir tarafa ötekine hayat hakkı tanınmıyor. Veya felsefenin veya beyeri düşüncenin yanında dini kaynak, kaynak bile kabul edilmiyor.

***

İran'lı gelenekçiler her ne kadar Mevlana'dan etkilenseler bile Mevlana ile bütünleşmeleri ve kendilerini onun kültürel varisi olarak görmeleri sözkonusu değil. Buna mukabil, Muhammed Hatemi gibi Yenilikçi kanadın sembol isimleri de Mevlana hayranı. Muhammed Hatemi bunu da Türkiye ziyareti sırasında bizzat Konya'ya giderek Mevlana'yı ziyaretiyle göstermiştir. Bunun ötesinde, İran'ın muhafazakar yönetimi veya kültür bakanlığı Mevlana'yı tekelleri altına almak istiyor. Bu bir tarafa ancak kendilerini Mevlana ile tanımlayan Aydınlanmacılar. Bu çığırın birinci adamı Ali Şeriati idi ve fikirleriyle devrime yakıt olmuş ve hız katmıştır. Aydınlanmacıların ikinci ismi ise Abdulkerim Suruş'tur. Bugüne kadar konuşma veya makale veya kitaplarında sürekli olarak Mevlana hatta Gazali'den nakiller yapmış ve şahitler getirmiştir. Bu bağlamda, Ali Şeriati geleneğini izlese de devrimci fikirler konusunda ondan ayrılmıştır.Devrim tecrübesi geçirerek realist hale gelmiştir. Ve bu itibarla da Ali Şeriati'nin bazı fikirlerini amiyane, safiyane ve basit ve dar görüşlülük olarak nitelendirmektedir. İran'daki Mevlana hayranı Aydınlanmacılar kötü tatbikat nedeniyle bugün tepki ile liberal bir akım haline gelmişlerdir. Elbette bunda Mevlana'nın bir kabahatı yok. Yenilikçilerin gevşekliği ile muhafazakarların katılığı arasında bir çıkış noktası bulamayan sözkonusu Aydınlanmacı grup sonunda şirazeden çıkmış ve fiilen sekülerizmin kıyılarına ulaşmıştır.

***

Elbette Mevlana onlar için tek kaynak değildir. Her çiçekten bal almaktarırlar.  Ali Şeriati gibi Aydınlanmacılar için Mevlana aydınlandıkları lambalardan ve ışık huzmelerinden birisidir. Mevlana'nın benzetmesiyle onlara göre lambalar çoksa da ışık tektir. Her lambadan çıkan aynıışıktır. Lambalar kırılgan olsa da ışık öyle değildir. Belki de burada bilmemiz gereken husus, çağlar ötesinde Mevlana'nın çağdaş bir akıma rehberlik ve kaynaklık etmesidir. Hattı imamcılara karşı Aydınlanmacıların  rehberi Hazreti Mevlana'dır. Mevlana'yı nasıl anladıkları ise ayrı bir bahis ve husustur.