Karaçi katliamı çok önceden biliniyordu. Benazir Butto tehlikeden haberdar olduğunu kendisi de söylemişti. Hükümet de dönüşünü ertelemesi için kendisinden ricada bulunmuştu. Onun ABD dış politikalarını kölece desteklemesi karşısında öfkelenen Cihad liderleri onu açıkça ölümle tehdit ediyorlardı. O değil ama yüzlerce kişi sebepsiz yere öldü. Ona eşlik etmeme kararı alan kocası, Pakistan Gizli Servisi'ni katliamın suç ortaklığını yapmakla suçluyor. Benazir Butto ise ölü bir askeri diktatörün haleflerine saldırmayı tercih ediyor.
Bir şeylerin planlandığı ortaya çıktığında, Butto sessiz sakin bir dönüş yapmış olmayı dileyecektir ancak şimdi bir güç gösterisi yapma peşinde. Plan bir aydır uygulanıyor. Karşılama töreni için ülkenin dört bir yanından kamyonlar ve otobüslerle getirilen 130.000 kişiden kaçının bunu para karşılığı yaptığı noktası hala açıklığa kavuşmadı. Bunun yanı sıra Butto'yu korumak üzere görevlendirilmiş 20.000 polis ve paramiliter kuvvet mensubu da hazır durumdaydı. Ama bunların hiçbiri işe yaramadı. Dönüş gösterisi bir kan gölü ile noktalandı ve bu bize Pakistan'da siyasetin nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Kapımızda daha pek çok sorun var. Benazir, Washington ve AB'nin tercih ettiği bir lider olabilir ama Anayasa Mahkemesi yolsuzluğa karışan siyasetçileri affeden kanunun reddini isteyen beş farklı dilekçeyi görüşüyor. Eğer mahkeme bu dilekçeleri kabul ederse Butto hapse girmek durumunda kalacak. Bu, hükümetin hoşuna gitmeyecek bir durum da değil. "Kanun karşısında boynumuz kıldan ince" der görüneceklerdir.
Pakistan'daki trajik durum, Butto'nun Halk Partisi'nin ve rakiplerinin şu anda var olan siyasetçilere gerçek bir alternatif oluşturamamasıdır. Müşerref'in omzunda papağan gibi Washington'un vaazlarını tekrarlayacak olan Butto'nun Dışişleri Bakanlığı konusu önceleri de tam bir maskaralıktı. Şimdi ise General'in omzuna yetişip yetişemeyeceği bile şüpheli.
[İngilizce orijinalinden Melike Işık tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]