Bush bölgeye İran için geldi


Bush'un Ortadoğu'ya yaptığı ziyaretin amacı, Filistin-İsrail barış sürecini derinleştirmek değil, Arapları İran'a karşı birleştirmek

ABD Başkanı Bush, İsrail'in bütün bir halka yönelik etnik temizlik eylemleri üzerine kurulmasının 60. yıl dönümünü kutlamakla yetinmedi ve bu münasebeti, Lübnan ve Filistin direnişine savaş ilan edip nükleer programı gerekçesiyle İran'ı tehdit etmek için seçti. Barış sürecini engelledikleri için gelecek ayların Hizbullah ve Hamas'ın haritadan silinmesine sahne olacağını ifade etti ve İsrail'in 120. yıldönümünün kutlanacağı kehanetinde bulundu. Görev süresi dolmadan önce Filistin devleti kurma sözüne değinmedi. Süper gücün liderinin savaş takvimine ve katılacak güçleri içeren ayrıntılı bir plana dayanmaksızın bu tür tehditlerde bulunduğunu düşünmüyoruz.
Zira Hamas'ın haritadan silinmesi Gazze'ye yönelik İsrail işgali ve yeni katliamlar, Hizbullah'ın yok edilmesiyse İsrail'in Lübnan'a yönelik yaklaşık iki yıl önce yaşanandan daha geniş kapsamlı işgali anlamına gelir.

Direnişe karşı savaş planlanıyor
İsrail'in, Mısır'ın direniş hareketleriyle bağlantıları sayesinde gelen ateşkesi, Gazze'ye tünellerden silah sokulmasının önlenmesi ve kaçırılan İsrail askeri Gilad Şalit'in bırakılması gibi şartlar öne sürerek reddetmesi dikkat çekici. İsrail belki de, direnişi bitirmek umuduyla aldığı Gazze'ye girme kararına dayanıyor. Aşkalon'da 35 kişinin yaralanmasına yol açan füze saldırısı bu eğilimi güçlendirdi.
Bush'un ziyaretinin amacının barışçıl çalışmaları desteklemek değil, İsrail ve bazı ılımlı Arap ülkelerinin katılımıyla İran, Suriye, Lübnan ve Filistin direnişine yönelik hazırlığı yapılan savaşın son rötuşlarını yapmak olduğu ifade ediliyor. Bush'un bölgeyi beş aydan kısa süre içinde iki kez ziyaret etmesi ve 'ılımlı Arap ekseni'nin iki başkenti Riyad ve Kahire'nin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Kuveyt gibi İran'a karşı duran ve İran'a yönelik her hangi bir saldırıda kullanılabilecek Amerikan üsleri bulunduran bazı Körfez ülkelerine uğraması tesadüfi değil.
Mantık, bu Arap ülkelerinin Filistin'in gaspının kutlanmasına katılması ve İsrail'e desteğini teyit etmesi sonrası onu karşılamayacaklarından dolayı özür dilemesi gerektiğini ifade ediyor. Fakat Bush'a, "Topraklarımıza hoş gelmedin. Filistin devleti kurulacağına dair sözlerini yerine getirmedin, İsrail'e baskı yapmadın ve Arap müttefiklerini sıkıntılı bir duruma soktun" diyeceklerini sanmıyoruz. Bush Riyad ve Kahire'de, Kudüs'ten daha sıcak karşılanacaktır. Çünkü ılımlı Arap ülkelerine göre en tehlikeli düşman İbrani devleti değil, İran ve Hizbullah. Bu nedenle bu ülkelerin yeni düşmanlara karşı açacağı bir savaşa katılma taahhüdünde bulunmaları şaşırtıcı olmaz.
Hizbullah ve Hamas'ın yok edilmesi zor.

Hatta Afganistan ve Irak'taki savaşlarla karşılaştırıldığında, ABD ve İsrail için daha külfetli olacaktır. ABD ve İsrail için kolay zaferler dönemi dönülmez biçimde geride kaldı; en belirgin kanıt İsrail'in Lübnan'daki son savaş deneyimi. Bush Hamas ve Hizbullah'ı asla haritadan silemeyecek. Zira Irak direnişini yenilgiye uğratamadığı gibi, terörle savaşın iki hedefini de gerçekleştiremedi: Kaide'yle Taliban, Afganistan ve Irak'ta ABD'ye karşı hâlâ savaş halinde. Bush yeni bir ahmaklıkta bulunursa başarabileceği tek şey, İsrail'in ve bölgedeki Amerikan çıkarlarının sona erişini başlatmak olur.

 

Kaynak: Radikal