Bulgaristan'daki bombalama eylemi Hizbullah'a yükleniyor

AB Dışişleri Bakanları, Hizbullah’a terör örgütü ünvanı teklifi üzerinde tartışırken, Bulgaristan Dışişleri Bakanı Nikolay Mladenov, 18 Temmuz 2012’de İsrailli turistlerin olduğu otobüsü bombaladığı iddia edilen iki zanlının Hizbullah’la ilişkilendirilmesi hakkında hükümetinin elindeki bilgileri sunacak.

Ancak olayda Hizbullah’ın eli olduğuna dair somut delil talep eden Avrupa bakanlarının Bulgaristan’ın soruşturma raporunda aradıklarını bulması muhtemel değil. Rapor, Hizbullah’ın olaya karıştığına dair sadece “varsayım” veya “hipotez” içeriyor.

Soruşturmanın başındaki eski ismin – meşhur bir Bulgar gazetecidir aynı zamanda – ifşaatları, Bulgaristan hükümetinin zanlılar ile Hizbullah arasında bağlantılar bulduğu iddiasının itibarına daha da zarar verdi.

Bulgaristan’daki soruşturmanın başmüfettişi Ocak ayı başında kendisiyle yapılan bir söyleşide her hangi bir tarafı sorumlu ilan etmeye yetecek delil olmadığını, müfettişlerin bulduğu anahtar delillerin bu iddiayla çelişki içinde olduğunu söyledi.

Ocak ayı ortalarında haftalık bir Bulgar gazetesinde çıkan bir makale de soruşturmanın Hizbullah rolüne dair hiçbir bilgi tesit etmediğini teyid etti ve zanlılardan birinin, dost istihbarat teşkilatlarından biri tarafından el Kaide’yle ilişkilendirildiğini bildirdi.

5 Şubat’ta İçişleri Bakanı Tsvetan Tsvetanov’ın yaptığı demeç, “makul varsayım” veya tercümeye bağlı olarak “temeli olan varsayım” diyerek iki zanlının Hizbullah’ın “askeri kanadına” mensup olduklarına gönderme yaptı.

Bulgunun farazi olduğunun altını çizen Tsvetanov, edilgen cümle kurarak dikkatlice seçilmiş formülasyonu tekrarladı: “İkisinin Hizbullah’ın askeri kanadına mensup olabilecekleri şeklinde makul bir varsayımda, yineliyorum makul bir varsayımda bulunabilir.”

Bulgar kanalındaki program yapımcısı 9 Şubat’ta Tsvetanov’a Hizbullah hakkında hükmün niçin “sadece bir tahmin” olarak söylenebildiğini sordu. Tsvetanov, bu tanımı reddetmek yerine, geçici bu hükmü “Hizbullah’ın askeri kanadının bulaşmış olabileceğine dair temeli olan bir hipotez” diye andı.

Bulgaristan güvenliğinden sorumlu üst düzey bir yetkilinin böylesine ihtiyatlı bir dil kullanmasının nedeni, soruşturmaya bakan başsavcı Stanella Karadzhova’yla yapılan ve 3 Ocak’ta “24 Hours” gazetesinde yayınlanan söyleşide gayet açıktı. Başsavcı, müfettişlerin üstünde taşıdığı bombanın patlaması sonucunda ölen ve Tsvetanov’un daha sonra Hizbullah’a bağladığı yabancıya yardım ettikleri inanılan iki zanlı hakkında çok az şey bilindiğini ifşa etti. Başsavcı, bahsettiğimiz nedenin, cep telefonu veya dizüstü bilgisayarları olmaksızın seyahat etmeleri olduğunu söyledi.

Karadzhova söyleşisine göre, iki zanlıyla ilgili olarak sadece iki tür bilgi var ki her iki bilgi de siyasi bağlılıkları hakkında hiçbir şey sunmuyor. Bu bilgilerinden biri şu: Her ikisi de düzenli ve basit bir hayat tarzı sürüyorlardı; yani, her ikisi de benzer bir eğitimden geçmiş olabilir başsavcıya göre.

Diğer bilgi ise her ikisinde de aynı ülkeden sahte Michigan sürücü belgesi olması. Sahte Michigan ehliyetinin çıkarıldığı yazıcının izinin Beyrut’a gittiği söyleniyor.

Bu bilgi parçacıkları bahsettiğimiz hipotezin, iki zanlının Hizbullah’ın askeri kanadına mensup oldukları hipotezinin tek temelidir. Bu hipotez, söz konusu bilgiden yapılan mantıki çıkarsamalara bağlıdır. Hâlbuki her hangi bir cihatçı örgüt Beyrut imalathanesinden sahte ehliyet çıkartabilir ve sade bir hayat tarzı, Hizbullah’ın askeri eğitiminden geçmek anlamını taşımaz.

Fakat Karadzhova’nın en büyük ifşaatı, soruşturmayı yürüten müfettişlerin eylem yerinde Sim kart bulmaları ve bunun, olay yerine gelmeden önce zanlıların temasta oldukları kişiler hakkında veri sunacağı ümidi. Ancak Telekom şirketi, Faslı Maroc Telecom, bilgi talebine cevap vermedi.

Sim kartın menşei, Hizbullah hipotezine zarar veriyor çünkü Maroc Telecom kartlarını Kuzey Afrika’da satıyor. Hizbullah’ın bu bölgede faaliyet üssü olduğu bilinmiyor; ancak el Kaide’ye bağlı çeşitli örgütler var.

Ayrıca Fas, ABD’nin “sağlam müttefiki” olarak görülmektedir. Bu yüzden de Fas hükümetinin Maroc Telecom’dan gerekli işbirliğini almak için ABD’den gelen bir talebi reddetmesi muhtemel değildir.

Üst düzey Bulgar yetkililer Sim kart hakkında suskunlar. Karadzhova, anlaşılan söyleşi onaylanmadığı için, söyleşi yayınlandıktan sonra başsavcılık görevinden oldu.

17 Ocak’ta 24 Hours’un kardeş kurumu haftalık “168 Hours” yayın yönetmeni Slavi Angelov’un bir makalesini yayınladı. Angelov, müfettişlerin Hizbullah’ın dahli hakkında hiçbir delil bulamadıklarını bildiriyordu. Bulgaristan’ın önde gelen araştırmacı gazetecilerinden Angelov,  sahte ehliyetinin izi Beyrut’a giden zanlılardan birinin “dost bir istihbarat örgütü tarafından” bir el Kaide kanadıyla ilişkilendirildiğini de yazdı. İnternette yer almayan ama 24 Hours sitesinde özetlenen olay, 17 Ocak tarihinde İsrail’de çıkan Jerusalem Post’ta kısaca yer aldı; gazete, Angelov’un el Kaide bağlantısı hakkındaki bilgi kaynaklarına göndermede bulunarak İçişleri Bakanlığından ismi verilmeyen yetkililer olduklarını kaydetti.

Angelov’un Bulgaristan’ın bombalamada Hizbullah bağlantısı hakkında bir bilgiye sahip olmadığını ifşa eden yazısı aynı gün Jewish Telegraphic Agency tarafından da yayınlandı.

Uzatılarak dört ay süren soruşturmanın vadesi 18 Ocak’ta bitmesine rağmen bombalamadan kimin sorumlu olduğuna dair anlamlı bir hükme varmak için daha fazla zamana ihtiyaçları duyduklarına müfettişlerin şüphesi yoktu. Başsavcı Karadzhova 24 Hours’ta “sürenin defalarca uzatılması önünde hiçbir engelin bulunmadığını” söylemişti.

Ancak Ocak ayı ortalarda böyle bir engel çıktı. ABD ve İsrail, AB Dışişleri Bakanlarının 18 Şubat’taki toplantısının AB’nin Hizbullah’ı terör örgütü listesine alması için bir fırsat olduğuna işaret ettiler. Washington ve Tel Aviv, Bulgar makamlarından Hizbullah’ı terör örgütü listesine aldırmak üzere bu toplantıda kullanılacak bir hüküm istediler.

Soruşturmayı uzatmak üzere Bulgaristan Ulusal Güvenlik Danışmanı Kurulu’nun 17 Ocak’ta yapacağı bir toplantı aniden ertelendi.

Bunun yerine, Dışişleri Bakanı Mladenov İsrail’e planlanmamış bir ziyaret gerçekleştirdi. İsrail’de yayın yapan Channel 2’nun haberine göre, Başbakan Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Yaakov Amidror ile toplantı yaptıktan sonra Amidror, Bulgaristan’ın İsrail’e otobüs bombalama olayı hakkında Hizbullah’ı suçlayan bir rapor verdiğini açıkladı.

Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Boyko Borissov, 18 Ocak’ta bu haberi reddettiler. Borissov, “tartışmasız deliller ele geçene dek” soruşturma hakkında hiçbir yorumda bulunulmayacağını söylediler ve ihtiyaç duyulan delillere sahip olmadıklarını ima ettiler.

Ama gene de Bulgaristan hükümeti müteakip üç hafta boyunca soruşturmanın sonucunun hangi kelimelerle ifade edileceğine dair müzakere yürütmek durumunda kaldı.

Sonucu “varsayım” veya hatta daha zayıf olan “hipotez” diye anma kararı, müfettişlerin tercihleri ile ABD ve İsrail’in talepleri arasında bir uzlaşmayı yansıtmaktadır kuşkusuz.

Kararın zamanlaması, Bulgaristan için hassas bir meseleydi. Başbakan Borissov, 7 Şubat’ta Brüksel’de gazetecilere, soruşturmayı yürüten müfettişlerin olay yerinde Sim kart bulmalarından sonra Hizbullah’ın adını anmaya karar verdiklerini söyledi. Karadzhova 1 Ocak’taki söyleşiyi yapmamış olsaydı iyi söylenmiş bir sözdü.

Ve her halükarda, Sim kartın keşfi, müfettişlerin yönü Hizbullah’a doğru çevirmelerini sağlayamaz; hipotezin sağlığını sorgulamaya yöneltir.

Tsvetanov, Hizbullah varsayımının Ocak ayı ortalarından sonra benimsendiğini kabul etti. Bu kabul, kararın delil olmadığı için değil Washington baskısıyla alındığını gösterir.

Kaynak: CounterPunch

Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı