Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) yerine Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sistemine geçmekten amaçlanan nedir?
Eğitimde fırsat eşitliği mi?
Okul ders ve müfredatına azami ilgi mi?
Dershanelerin fonksiyonunu asgarî seviyeye çekmek mi?
Milli Eğitim Bakanlığı'nın açıklamalarına bakarsanız; bütün bunların hepsi ve Çehov'un bir kahramanının ifadesiyle, "daha bir sürü" nedenden dolayı SBS sistemine geçilmiş.
Evet, "daha bir sürü".
Eski sistemle (OKS) ilköğretim okulu örencilerinin "kaderi" tek bir sınavla tayin edilirken, yeni sistemle (SBS) her yıl bir sınav olmak üzere toplam 3 ayrı sınav yapılacak.
Gelgelelim, bir yanlışı, üç kez tekrarlamak o yanlışı ortadan kaldırmaya ne yazık ki, yetmiyor.
Üstelik bu yıl uygulamaya geçirilen SBS, OKS'den kaynaklanan sorunları gidermediği gibi daha vahimlerini de beraberinde getiriyor.
Bir kere, yeni sistem, dershanelerin fonksiyonunu asgariye çekmek şöyle dursun, tam aksine, azami derecede yükseltiyor.
Çünkü sadece ilköğretim son sınıfta uygulanan OKS'nin yerine 6'ıncı, 7'inci ve 8'inci sınıflarda uygulanan SBS'yi getirmekle, dershanelerin fonksiyonu doğal olarak arttırılmıştır.
Yani, önceki sistemde, aileler çocuklarını genellikle 7'inci ve 8'inci sınıflarda dershanelere gönderirken, şimdiki sistem yüzünden 6'ıncı sınıflar da işin içine girmiştir.
Bakanlık yetkilileri küçük bir arazi çalışması yaparlarsa bu gerçekliğin istatistikî verilerine rahatlıkla ulaşılabilirler.
Eski sistemi, öğrencileri okuldan çıkar çıkmaz dershanelere koşturduğu gerekçesiyle eleştiren Milli Eğitim Bakanı Sayın Çelik'in, dershanelere daha bir mahkum ettirici yeni sistemi (SBS) benimsemesini doğrusu anlamakta güçlük çekiyorum.
Yeni sistemin okul ders ve müfredatına ilgiyi arttıracağı iddiası da fasaryadan ibarettir.
Yılsonu Başarı Puanı'nı yüzde 25 oranında "devreye sokmak" adaletsizlikten başka bir işe yaramaz. Sadece ve sadece "not verme keyfiliğine" neden olur.
Keyfilik bir yana, standart belirlemenin mümkün olmadığı bir alanda adalet tesis edilemez.
Bizim bir hocamız vardı; ne zaman sınav yapsa, "Her türlü kopya çekmek serbest" derdi, "Nasılsa benden geçemezsiniz!.."
Öyle ki, ikmale kalmayan her öğrenciyi, zor soru sorma yeteneğine karşı bir saldırı olarak değerlendirir, bunalıma girerdi.
Böyle "güzel" öğretmenler mutlaka kalmamıştır.
Lakin bütün ilköğretim okullarında, bütün öğretmenlerin not verme kıstaslarının tastamam eşit olabileceğini düşünmek mümkün mü?
Ders anlatma, not verme ve kanaat belirtme gibi özellikleri birbirinden doğal olarak farklı olan öğretmenlerin yüzde 25 Yılsonu Başarı Puanı (YBS) ve yüzde 5 Yöneltme ve Davranış Puanı (YDP) olmak üzere toplam yüzde 30 oranında direkt etkiledikleri bir sistemle eşitlik ve adalet sağlanabilir mi?
Bilhassa özel okulların, müşterilerine, pardon, öğrencilerine, Seviye Belirleme Sınavı'nda yüzde 30 oranında etkili olan YBS ve YDP konusunda devlet okulları gibi davranmasını beklemek akıl alır bir şey mi?
Yani, bir öğrenci herhangi bir özel okula milyarlarca para sayacak, o özel okul (diyelim ki) müzik, beden veya resimden dolayı Yılsonu Başarı Puanı'nı, hal ve gidişten dolayı da Yöneltme ve Davranış Puanı'nı kırık gösterebilecek?
Dalga mı geçiyorsunuz Allah aşkına!
Yok efendim, 81 ilin valiliğine genelge gönderilmiş de, "gereksiz not yükseltmesi" olduğunda o okullar ifşa edilecekmiş de…
İyi de, notlardaki haksızlığı belirleyeceğiniz kıstas ne?
SBS mi?
Madem kıstasınız herkese eşit uygulanan bir sınavdan ibaret, niçin yüzde 30 gibi akıl almaz derecede yüksek bir oranda başka bir kıstasa ihtiyaç duyuyorsunuz?
Hülasa, ortaöğretim kurumlarına öğrenci yerleştirmeyi belirleyen yeni sistemin neresinden tutsanız elinizde kalır.
Tam bir fecaat…
Yahu bir ilköğretim öğrencisi, 6'ıncı sınıfta SBS'den aldığı olumsuz bir derecenin bedelini, niçin daha sonraki sınavlarda ödesin ki?
Mesela, 7'inci ve 8'inci sınıflardaki SBS sınavlarında Türkiye birincisi olan bir öğrenci 6'ıncı sınıftaki SBS başarısızlığından ötürü istediği okula giremeyecek mi yani?
İntegrali muntazam bilenden türevin hesabı sorulur mu?
Bu nasıl mantıktır?
Sözün sonu:
Milli Eğitim Bakanlığı korkunç bir adaletsizliğe neden olabilecek bu uygulamadan derhal vazgeçmelidir.
Kaynak: Yeni Şafak