Libya'da, "Biz bu filmi seyretmiştik" dedirten bir senaryo sahnelenmeye başladı.
Cezayir özgürlük savaşında 1 milyon Cezayirliyi katleden Fransa, durumdan vazife çıkararak Libyalılara demokrasi getirmek adına ilk hava saldırısını başlatan ülke oldu.
Ömer Muhtar'ın çölde yeşerttiği direniş ruhunu öldüremeyen, sömürgecilikte bile geri kalan İtalyanlar Libyalılara özgürlük getirecek bombalar atıyor. Kaddafi diktasıyla girdiği siyasi ve ekonomik anlamda ahlaksız ilişkiye rağmen, insanlığa faşizm modelini hediye eden geleneklerine bakmadan faşist yönetimden Libyalıları kurtarmaya geliyor. Bundan tam yüz yıl önce Osmanlıyı çekilmeye zorlayarak Libya'yı işgal eden İtalyanlar, Bağdat'ın bombalandığı günün yıldönümünde Amerikalıların peşinde Libya'ya dönüş yapıyor.
Irak'ı; 1 milyona yakın kayıp, milyonlarca mülteci ve işkencelerden geçmiş yüz binler pahasına "özgürleştiren" Amerika ön cepheye Fransa'yı sürerek mağripte yeni düzen kurmaya çalışıyor.
Her gün bombaladığı Pakistan'a henüz yeterince özgürlük gelmemişken...
Hemen her gün bombalanan Afganistan'da parçalanan çocuk cesetleri henüz yeterli sayıya ulaşmadı, Afgan kadınlarına özgür bedenlerini fark ettirmeye...
Libya'da başlayan bombardıman Kaddafi'yi meşrulaştırmayacağı gibi Kaddafi'nin varlığı da ikiyüzlü güçlerin sahte özgürlük söylemleriyle cilalanmış bombalarını meşrulaştırmaya yetmez.
Güç ilişkileri, uluslararası hukuk, BM kararları gibi kimin elindeyse ona göre şekillenen çağdaş kavramların gölgesinde stratejik analizler yapmayacağım.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...