Son beş yılda Güney Amerika'da yapılan bir dizi ilgi çekici seçimin sonuçları arasında en radikal olanı, Bolivya'da Evo Morales'in devlet başkanı seçilmesiydi. Bu yalnızca Morales'in oldukça radikal bir düzlemde durmasından ileri gelmiyordu. Bundan daha çok, nüfusun çoğunun yerli olduğu bu ülkede ilk kez bir yerlinin bu cumhuriyetin devlet başkanı seçilmesinden kaynaklanıyordu. Bu, başlı başına derin bir toplumsal devrimin ifadesiydi ve eskiden beri ülkeyi kontrol etmiş Avrupalı göçmenlerin torunları bunu kesinlikle onaylamıyorlardı.
Morales seçildiğinde sorulan büyük soru, bu makamda uzun süre kalıp kalamayacağı ya da Bolivya sağının, muhtemelen de silahlı kuvvetler ile danışıklı olarak, onu bertaraf edip etmeyeceğiydi. Morales, başarabileceğini şimdi gösterdi.
Programında üç temel unsur vardı. Bolivya'nın milli geliri, özellikle de Brezilya ve Arjantin'e gaz ihracatından elde ediliyordu. Gazın bulunduğu bölgeler, Yarım Ay tabir edilen batı eyaletleridir. Buralar yerli halkın en az bulunduğu bölgelerdir. Avrupa asıllıların çoğu burada bulunur. Morales iktidara gelene dek gazın satış fiyatı saçma denecek derecede düşüktü. Gelirinin de büyük çoğu doğu eyaletleri idarelerinin dışına çıkmıyordu.
Bunun sonucu olarak, Morales ihraç edilen gazın fiyatını tekrar müzakere etmek istedi. Gelirin büyük çoğunun ulusal hükümete akmasını sağlamak üzere hidrokarbon vergisini oluşturdu. Morales bu parayı ülke çapında toplumsal yeniden dağılımda kullanmak istiyordu ki, bu da yerli halkların bir hayli yararınaydı.
Buna ek olarak, doğu eyaletlerdeki toprak dağılımı oldukça kötüydü. Toprağın üçte ikisini, nüfusun yüzde biri elinde tutuyordu. Morales herkesin sahip olabileceği araziyi bir limitle sınırlandırmak, yani bir tür toprak reformu yapmak istiyordu.
Morales dış politikada Birleşik Devletler ile makul bir ilişki düzeyini korumaya çalıştı. ABD'nin anti-narkotik operasyonlar için verdiği parayı, ki bu para silahlı kuvvetlere gidiyordu, almaya devam etti. Ne var ki, bununla beraber Venezüella ve Kübalı doktorları da ülkeye kabul etti. ABD hükümeti Morales'ten açıkça memnun değildi ve yerine Bolivya sağının yeniden iktidar olmasını tercih ederdi.
Bolivya sağının stratejisi bölgesel hükümetler için, en sonunda bağımsızlığı ima edecek kadar fazla özerklik talep etmekti. Bu, sağın merkezî hükümeti kontrol ettiği dönemlerde asla desteklemediği bir projeydi. Morales'in geri çağrılmasını talep ettiler. Bu taktik fena geri tepti.
Morales bu meydan okumayı kabul etti. Geri çağrılma talebinin yanına dokuz eyaletteki yönetimin de geri çağrılmasını ekledi. Morales'in galibiyetinin göstergesi olan %68 oy, seçildiğinde aldığı oy oranının da üstündeydi. Yedi eyaletin valisi aynı kalırken iki eyalette ise Morales karşıtı valiler, haleflerini Morales'in ataması sonucunda bertaraf edildi.
Doğu eyaletlerindeki sağ, gaz ihracatını engellemeye çalıştı. Böylece Arjantin ve Brezilya hükümetlerinin Morales'e baskı yapacağını umdular. Bunun üzerine Morales destekçileri gösteriler yaptılar. Pando eyaletinin valisi Leopoldo Fernandez buna baskıyla cevap verdi. El Povernir kentinde 30'un üstünde gösterici öldürüldü. Morales valiyi tutuklattı ve bir amirali yeni vali olarak atadı.
Bunun üzerine Şili devlet başkanı Michelle Bachelet 12 Güney Amerikalı devletin üye olduğu UNASUR'u acil olarak toplanmaya çağırdı. On iki ülkenin devlet başkanı Santiago'da bir araya geldi ve herhangi bir muhtemel darbeye karşı "Evo Morales'in anayasal hükümetini tam olarak destekleme"ye oybirliği ile karar verdiler. Bu kararın ciddiyeti, derin bir Amerikan destekçisi olan Kolombiya başkanı Alvaro Uribe tarafından bile imzalanarak oybirliği ile alınmasından geliyor. Bu karar daha sonra, tüm Latin Amerika'dan ve Karayip Ülkeleri'nden, Meksika dahil 22 ülkenin katıldığı Rio Grubu tarafından da onaylandı.
UNASUR diyalog çağrısı yaptı. Morales'in kendisi de UNASUR kararı daha alınmadan diyalog çağrısında bulundu. Sağ felce uğratıldı. Son umudu ABD'nin bir şekilde müdahale etmesiydi fakat Bolivya, ABD büyükelçisi Philip Goldberg'i Bolivya sağı ile bir olup "demokrasiye karşı gizli planlar yapmak" suçlamasıyla ülkeden kovdu. Birleşik Devletler Bolivya'daki küçük yardım projelerini şimdi geri çekiyor. Rusya, bu boşluğu doldurmayı teklif etti. Latin Amerika'da Birleşik Devletler'e her gün daha az ihtiyaç duyuluyor.
Uribe'nin neden bu kararı desteklediğini sorarsanız, hiçbir başkan bu yeni ayrılıkçı taktiğin destek almasını istemez. Birleşik Devletler bunu, Ekvador'da, Rafael Correa'nın anayasa referandumunda da denemiş, referandumun Correa'nın zaferiyle sonuçlanmasıyla taktiği geri tepmişti.
Kaynak: Latin Bilgi