Hollandalı siyasetçi Geerd Wilders'in "Fitne"si, şahsi bir karın ağrısı gibi lanse edilmeye çalışılıyor. Halbuki bu "Fitne", Batı'daki genel bir hastalıktan kaynaklanıyor (kaideyi bozmayan istisnalar kusura bakmasın lütfen).
Bugün ve önümüzdeki günlerde size Frenklerin 1000 yıllık kültür ve medeniyet ırkçılığı hastalığından bahsetmek istiyoruım.
* * *
Frenkler, birkaç terör eylemine maruz kalınca Amerika ve Avrupa'da bile demokrasiyi, hukuk devletini rafa kaldırıp Müslümanlara kan kusturmaya başladılar (sadece mecazi anlamda değil; 11 Eylül 2001'den sonra New York sokaklarından gelişigüzel toplanan yüzlerce Müslüman'ın Brooklyn hapishanesinde en ağır işkencelere maruz kaldıklarını biliyoruz). Yüzyıllar içinde kurdukları "değerler sistemi" bir anda çöküverdi. Hümanistlikleri, demokratlıkları bir anda yok oluverdi. O dillere destan diplomatik inceliklerini de bir anda kaybediverdiler. "Biz İslam'a değil, bu dini suiistimal eden fanatiklere karşıyız" gibi beyanatların yerini, İslam'ın mukaddesatına ve istisnasız bütün Müslümanlara aleni hakaretler almaya başladı. Milyonlarca Amerikalı'ya yön veren Siyonist-Protestan vaiz Jerry Falwell, "Muhammed bir teröristti" diyor. Aynı konumdaki Jimmy Swaggart, muazzez peygamberimize "sapık" diyor. Bir Alman televizyonu, Kur-an-ı Kerim için "Tevrat ve İncil'den çalınan ayetler üzerinde biraz oynanarak yazıldı; özgün bir kutsal metin değil" diyor. Almanya'da bir politikacı gerekirse "bir Müslüman'ın kolunu kesebileceğini" söylüyor. Bir Danimarka gazetesi -ve onu destekleyen başka Avrupa gazeteleri- Peygamber Efendimiz'i tahkir mahiyetinde karikatürler yayınlıyor. Hollandalı siyasetçiler Müslümanları tahkir ve tezyifte birbiriyle yarışıyor. Müslümanların evleri, ibadethaneleri ateşe veriliyor. Terörle mücadele adı altında Müslümanlarla mücadele kanunları çıkarılıyor. İnanılmaz bir kin, inanılmaz bir düşmanlık, inanılmaz bir terör...
ABD ve Avrupa'da yaşayan Müslümanlar kendilerini tehlikede hissediyorlar ve hiçbir Batılı yetkili onlara "Müsterih olun, bizden size bir zarar gelmez, bu topraklar üzerinde dini ve kültürel kimliğinizi koruyarak esenlik içinde yaşamaya devam edebilirsiniz" demiyor. Dedikleri şu: 'Madem terörle ilginizin olmadığını söylüyor ve yasalara saygılı vatandaşlar olduğunuzu iddia ediyorsunuz, öyleyse teröristlerle aranızdaki farkı ortaya koyun, bizim yanımızda olduğunuzu ispat edin; bize benzeyin! Bize benzemezseniz canınız cehenneme!'
Batı televizyonlarındaki İslam konulu açık oturumlar ibret verici: Frenkler, Müslüman yurttaşlarından, evcilleştirilmesi gereken vahşi hayvanlardan söz eder gibi söz ediyorlar. Bu programların milyonlarca Müslüman yurttaşları tarafından da izleniyor olmasını umursamıyorlar. Nasıl olsa o cahil güruh bir şey anlamaz! Anlasa ne olacak? Ya adam olurlar, ya da hayvanlar gibi tekmelenirler! Mesele sadece cihad değil; Müslümanların her bakımdan ve tamamen değişmeleri lazım! Kurban ibadetinden vazgeçerek hayvan haklarına saygılı olduklarını göstermeleri lazım, homoseksüellik aleyhinde konuşmaktan vazgeçerek her türlü cinsel tercihe saygılı olduklarını göstermeleri lazım, kadınlarının başını örttürmekten vazgeçip cinsler arası eşitlik ilkesine saygılı olduklarını göstermeleri lazım vs, vs, vs… Bunu yapmazlarsa ne olur? Terörle mücadele yasalarının kapsamı o kadar genişler ki, "Allah" diyen herkes terörist muamelesi görür!
Bir yerden sonra "terörist" damgasına da ihtiyaç duymayacak Frenkler. Batı medeniyetine aykırı hallerine dikkat çekmekle yetinerek saldıracaklar Müslümanlara. "Bunlar yasaları çiğniyor" veya "Bunlar anayasal düzeni tehdit potansiyeli taşıyor" gibi mazeretler ileri sürmeden, sadece "Bunlar Batı medeniyetini içlerine sindiremediler" diyerek Müslümanları hedef gösterme alışkanlığı şimdiden yayılmaya başladı. Bu, Haçlı zihniyetinin yeni bir kılıkla ortaya konulmasından, İslam'a ve Müslümanlara duyulan amansız kinin çağımıza taşınmasından başka bir şey değil. Dün olduğu gibi bugün de Frenkler için en iyi Müslüman ölü Müslüman'dır; ya Frenkleşmek suretiyle 'ruhen' ölmeli, yahut bu dünyayı terk etmelidir.
Konuya yarın devam edeceğiz inşallah.
Kaynak: Yeni Şafak