Anayasa Mahkemesi dünkü oturumunda AK Parti kapatma davasını 28 Temmuz Pazartesi günü görüşmeye başlamaya karar verdi. Karar 28 Temmuz'da çıkar mı? Pek muhtemel değil; şimdiye kadar kapatma davalarında ilk oturumda karar çıktığı görülmemiş. Ama bu da tek başına bir gösterge sayılmaz; son bir-bir buçuk yılda o kadar çok şeye ilk kez tanık olduk ki, bakarsınız bu kez de oluruz. Yine de davanın kapsamına, hakkında siyasi yasak istenen kişilerin önemine (ilk kez Cumhurbaşkanı ve Başbakan) ve çokluğuna bakacak olursak, ilk oturumda karar beklemek zor.
Öte yandan Anayasa Mahkemesi üyelerinin de bu işi bir an önce bitirmek istedikleri anlaşılıyor. Oturumları olabildiğince sık aralıklarla yapıp belki aynı hafta içinde karar açıklamak istedikleri düşünülebilir.
Hem Ankara kulislerinde konuşulduğuna göre, mahkeme üyelerinin 12 Ağustos'ta çıkmayı düşündükleri Rusya seyahatinin programı iptal edilmiş değil. Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç dün bu konuda bir soruyu "Bizim için önemli olan ülkenin sorunları. Kalmamız gerekiyorsa gitmeyiz" diye yanıtladı. Yani mahkeme, AK Parti davasını karara bağlamadan tatile çıkmayacak; doğal olan da bu.
Seçimin yıldönümü
Doğal olmayan ise, 22 Temmuz seçimlerinin yıldönümünde bu açıklama yapılırken ülkenin içinde bulunduğu durum.
Geçen yıl bugün, ülke bir gün önce AK Parti'nin elde ettiği seçim zaferine uyanmıştı. Bir önceki akşam Başbakan Tayyip Erdoğan partisinin balkonuna çıkmış ve kendisine oy vermeyenler dahil çoğu kişinin takdirini toplayan bir konuşma yapmıştı. Çünkü Erdoğan o konuşmada, kendisine oy vermeyenleri de anladığını söylemiş, herkesin başbakanı olmaya ve sorunları uzlaşma içinde çözmeye çalışacağı sözünü vermişti.
Kendi seçmenlerinin bir kısmı dahil o konuşmayı dinleyenler o sözlerden şu yazacağıma benzer sonuçlar çıkarmıştı: 22 Temmuz seçimleri bir erken seçimdi. Erken seçime gidilmesinin nedeni Meclis'in cumhurbaşkanı seçemeyecek şekilde kilitlenmesiydi. Kilitlenmenin nedeniyse, anamuhalefet CHP'nin öne sürdüğü oylamaya geçmek için (367) anayasal çoğunluk şartının Anayasa Mahkemesi tarafından da kabul görmesiydi. CHP, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına; 2- üç AK Parti dinamosundan biri olduğu için, 3- isim muhalefetle uzlaşma içinde belirlenmediği için, ama 1-eşi Hayrünnisa hanım türbanlı olduğu için karşı çıkıyordu. Demek ki Erdoğan 22 Temmuz gecesi konuşmasıyla bu konularda dikkatli olacağını söylüyordu. Kitlesel rahatlama beklentisi böyle oluştu.
Bundan sonrası
Üstelik Erdoğan seçimin ardından CHP lideri Deniz Baykal'ı aramış ve cumhurbaşkanı seçiminde de diyalog içinde olmak istediğini söylemişti. Ama MHP lideri Devlet Bahçeli'nin AK Parti'nin önünde 367 sorunu olmayacağını açıklamasıyla durum değişti.
Gül adaylığını ilan etti. Erdoğan'ın buna 23 Nisan 2007 gecesi Abdullah Gül-Bülent Arınç-Abdüllatif Şener sıkıştırması örneğinde görüldüğü gibi karşı çıkması mümkün olmadı. Gül cumhurbaşkanı seçildi. Ardından Cumhurbaşkanı seçiminin artık halk tarafından yapılmasını ve 367 şartının kaldırılmasını öngören referandum geldi. Yeni Cumhurbaşkanı'nın atadığı yeni YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, üniversitelerde türban konusunu açınca tartışma başladı. Tartışma Erdoğan'ın İspanya'daki 'velev ki' sözleriyle boyut değiştirdi. AK parti, MHP'nin desteğiyle, türban sebestisi için anayasa değiştirdi; ama bu 1- Kapatma davası açılması, 2- Değişikliklerin mahkemeden geri dönmesiyle sonuçlandı. Tablo bu.
Gül'ün cumhurbaşkanlığı ve cumhurbaşkanı seçim usulü dışında 22 Temmuz'dan bu yana ne değişti diyorsanız, kapatma davasının ardından AB'den sempati bulmak için olsa gerek, 301'inci madde ve vakıf varlıkları yasası dışında pek bir şey değişmedi.
Geçmiş geçmişte kaldı deyip geleceğe bakınca ne görüyoruz? Erdoğan dün AK Parti meclis grubuna 22 Temmuz 2007 konuşmasının arkasında olduğunu söyledi, ama yaptığı uzlaşma tanımı pek umut verici türden değil, elimden gelen budur türündendi.
Seçimin birinci yılı geride kaldı ve Anayasa Mahkemesi'nden Erdoğan'a yasak getirici bir karar çıkarsa yeni bir seçim var önümüzde. O zaman 22 Temmuz seçimiyle oluşan Meclis'in miadı, Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle aslında dolmuş yorumunda bulunmak mümkün olacak.
Kaynak: Radikal