Birmanya cuntası aleyhindeki kanıtlar yıllardır birikiyor. Binlerce genç kız ve kadına Birmanya ordusu tarafından bir savaş taktiği olarak tecavüz edildi, çocuklar zorla hizmetçi yapıldı, son yıllarda 3 bin 500 köy yakılıp yıkıldı; milyonlarca insan evlerini terk etmeye mecbur bırakıldı. Bunlar, bu 50 milyonluk Güneydoğu Asya ülkesine hükmeden generallerin desteğiyle işlenen insanlığa karşı suçlardan sadece birkaçı.
Şimdi Obama yönetimi, bu suçları soruşturacak BM komisyonunu destekleme kararı vererek, kanıtların ağırlığını kabul etmiş ve suçlulardan hesap sormanın aciliyetini doğrulamış oluyor. Bu ileri doğru büyük bir adım. BM’nin Birmanya özel temsilcisi Tom Ojea Quintana söz konusu soruşturma için çağrıda bulunurken, ‘Birmanya’da yıllardır yaşanan insan hakları ihlallerinin büyük boyutlu ve sistematik nitelikli’ olduğundan dem vuruyor. Kongre’de böyle bir soruşturmaya her iki partiden de güçlü destek var. En önemlisi de, gerek ülke içinde gerekse dışında yaşayan Birmanyalı insan hakları eylemcileri ve muhalifler de, bazen kendileri için büyük riskleri de göze alarak, soruşturmaya destek veriyor.
BM komisyonunu desteklemek, ABD’nin önceki politikasında ciddi değişiklik anlamına gelmiyor. Bu, ekonomik yaptırımların yerini alabilecek bir adım değil; ki söz konusu yaptırımlar genişletilmeli ve Birmanya liderliğini daha doğrudan hedef almalı. Ne de ABD yönetiminin temas politikasının yerini alıyor; bu politika henüz sonuç vermiş değil, fakat bir kenara atılması da gerekmiyor. Birmanya lideri Than Shwe yönetimin yaklaşma çabasına daha olumlu karşılık vermiş olsaydı bile, bu suçlara yönelik soruşturma yine de yerinde olurdu. Diğer taraftan, bir soruşturma pragmatik bir tarzda elini uzatmak konusunda yönetimin cesaretini kırmamalı.
Bununla birlikte böyle bir soruşturma, Than Shwe’nin etrafındaki genç subaylara, bu toplu tecavüz ve etnik temizlik (yanı sıra Birmanya liderinin Kuzey Kore’yle derinleştirdiği ilişkileri) politikalara karışmamaları halinde geleceklerinin daha parlak olabileceğine dair bir sinyal verebilir. Birmanya içinde demokrasi için inanılmaz bir mücadele veren (ki bu mücadeleyi böyle bir cesaretlendirme olsa da olmasa da sürdüreceklerdir) cesur insanlara bir umut ışığı ve moral destek sağlayabilir. Ve dünyadaki en saldırgan diktatörlere de, ülkelerinin kerestesini ve doğalgazını satmakla veya otoriter rejimlerini medeni gösterme amacıyla hileli seçimler düzenlemekle (bkz. Than Shwe) adaletten kaçamayacaklarına dair bir sinyal gönderebilir.
Sırada inatçı diplomasi var
Soruşturma komisyonuna verdiği destek bir jestten fazlası olacaksa eğer, Obama yönetimi şimdi inatçı bir diplomasiyi devreye sokmalı. Bu da Çin, AB, Kanada, Hindistan, BM Genel Sekreteri Ban ki-Moon ve diğerlerine Birmanya için adaletin öncelik olduğunu açıkça anlatması anlamına geliyor. Bunun için çaba gerekecek. Fakat Obama’nın Nobel Barış Ödülü’nü alırken söylediği gibi: “Darfur’da soykırım, Kongo’da sistematik tecavüz veya Birmanya’da zulüm varsa, bunun bedelleri de olmalı... Ve birbirimize ne kadar yakın durursak, silahlı müdahaleyle baskıya suç ortaklığı yapmak arasında bir tercihle yüz yüze gelme ihtimalimiz de o kadar azalır.” (Başyazı, 20 Ağustos 2010)
Kaynak: Radikal