Bırakın yıkılsın!...

Üç-Beş çapulcunun(!) dağbaşı eylemleri milletin birliğini ve beraberliğini ve devletin bölünmez bütünlüğünü yıkıma uğratacak boyutlara gelmişse, bırakın yıkılsın!...

Bu devletin daha önemli meseleleri olmalı mutlaka. Her gün ve her vesileyle yurdun her tarafında birileri ne için vuruştuğunu bilmeden can veredursun başlangıçtaki ilke ve esaslara dönüş hesapları yapmalı devlet dediğin…

Canı cehennemlik bir yokluk içre mutlak sefaletin hudutlarında dolaşan ve cinsi insan olan bir millet açlığına ibadet süsü vererek kendini avuturken bu ramazanda, hile ve ahlaksızlığı ve din üzere Allahsızlığı kâr edinen; Müslümanın sofrasına bir liralık hurmayı 20 liraya, 3 liralık şekeri 9 liraya kakalayadursun namussuz tüccarlar, lüks otellerde medyatik geleneksel iftarlar versin erkân-ı devlet…Öyle değilse bile bırakın böyle yıkılsın!... Yıkılsın karşısından milletin.

 Bırakın, takılan türban ve okunan kuranla yıkılacaksa bir devlet; ömrünü korkuyla zindan etmeden, göbeğine gövdesine bombalar bağlayıp aramızda intihar etmeden kendi halinde ve kendi ağırlığı üzerinde çökerek yıkılsın!...

Nedendir, altlı üstlü sağlaması yapılan bu hesaplardaki tutarsızlık?

Nedendir, gövdeyi götürmeyen kan, akmış sayılmıyor?

Nedendir, gövdeleri yutan kan hiç kimseyi tutmuyor?

Çünkü herkes kendine yetecek kadar can taşıyor. Ve ölümün tek başınalığı milletin birliği ve büyüklüğü karşısında trajik bir kayıp olarak istatistiklere geçiyor. Üç beş çapulcunun eylemlerine çetele tutuluyor, ölüyor 30 bin kişi ama her biri tek başına ölüyor.

Halktan 12 kişi hunharca öldürülüyor. Hükümetten üç bakan olay yerine giderek canı alınmış bir milletin koşulsuz teslimiyetini zimmetine geçirerek geri dönüyor.

Bu nasıl oluyor?

Yani nasıl oluyor da konuşma mesafesindeki 12 kurban 400 mermiyle vurulurken "nerden geliyor bu mühimmatın bolluğu?" sorusunu sormuyor ve katillerin lojistik destek kaynaklarının üstüne gitmiyor da, olay yeri inceleme ekibi gibi kriminal laborant komikliğiyle siyasi bir pespayeliği tereddütsüz sergileyebiliyor?

Nasıl oluyor?

İşte dün 12 Asker şehit olmuşken; matemevinde davul çalar gibi müptezelliğine bilim adamı sıfatı yakıştıran birileri, devletin varlığı için canını veren milletin evlatlarından devletin korunması gerektiği tezini rezilce savunuyor?

Nasıl oluyor?

Nasıl oluyor da bir devlet, DTP'lilerin "PKK terör örgütüdür" lafıyla terörü bitireceğini düşünüyor?

Nasıl oluyor da dünyanın en güçlü ve en donanımlı ordusuna sahipken terörle mücadele kitlesel reflekslerin gücüne ve desteğine gereksinim duyuyor?

En nihayetinde, "düşük yoğunluklu bir çatışma" ya da "savaş demek suç mu değil mi?"tartışmalarının koptuğu masaların çok uzağında bir yerde vuruluyor masumlar…

Nasıl mı oluyor?

Türkiye laiktir, laik kalacak!...

Üç-beş çapulcu o kadar can aldı da yıkılmadı bu devlet, bölünmedi bu millet…

Adıyaman Rektörünün başlangıçtaki ilkelerden uzaklaşma fobisi, Uludağ rektörünün Arapça ezan fobisi, laik lümpen kesimin türban fobisi ile yıkılacaksa bu devlet, bırakın yıkılsın!...

Canı cehennemlik bir korkunun hayat vaat etmesi düşünülemez.