Bir volkanın bize zaman hakkında hatırlattıkları

Bazen bir bulutun her şeyi daha sarih bir şekilde görmemize olanak sağladığı görüşünü savunabiliriz. 
 
İzlanda'da bir volkanın patlaması ve onu izleyen havadaki karışıklık bizi ağır ağır ama kesin olarak zaman hakkındaki görüşlerimizi yeniden değerlendirmeye davet etmektedir. Yaşamak, harekete geçmek ve düşünmek için gerekli olan hava ve zaman mevcut. Tüm dünyada yere çakılı duran sadece uçaklar değil, uçuşunu durduran zaman da bizi düşünmeye zorlamaktadır.

İlk almamız gereken ders alçakgönüllülüktür. İşte şimdi yerimize yerleşmek zorunda kaldık. Biz sadece biziz. Dünyada şöyle bir baş gösteren yolcularız, bizi yüksek rüyalarımızdan mahrum eden dünyada. Bu olay filozoflara ve şairlere ilham vermeli. Gezegenimiz bize dünyanın toprağın derinliklerinden çıkan ve stratosfere kadar uzanan büyük bir darbe sundu. Beş günden beri insanlık bir volkanın üzerinde dans etmektedir. Ama yavaşlamış bir dans, slow bir formda. İnsanlığın sadece bir bölümü: milyonlarca insan için tatil ve uçak yolculuğu pek bilinmeyen bir ülke olan İzlanda'daki Eyjafallajökull buzulunun altındaki Eyjafjökull'ün uyanması kadar olanaksızdır.

Buzulun altındaki volkan bir sürpriz mi yaptı? Soğuğun korumasındaki sıcağın yaptıkları bir sürpriz miydi? Doğada biraradalık hakkında garip fikirler bulunmaktadır-, biz hep kimin en güçlü olduğunu ölçeriz. On binlerce insanı öldüren ve çevreyi mahveden Asya'daki tsunamilerin ya da Haiti'deki depremin trajik ölçeğine göre ölçmeyiz. Komiklik düzeyini ölçek alarak da ölçmeyiz; çünkü yolcuların ve şirketlerin bu denli pahalı ve kızgın bu kötü zamanda hiç de gülmediklerini biliriz.

Ancak pazar günü JDD'de Alain Finkielkraut'un aktardığı gözlemindeki gibi, "insan kendisinden başkasıyla karşılaşmaya yetenekli değildir: Bu illa da kötü bir haber olarak değerlendirilmemeli". Artık hepimiz kendimizde bir parça İzlanda'ya sahibiz ve yine hepimiz küresel antlaşmalarda anlatılan meşhur "kelebek etkisi"nin altında sıkıntı çekmekteyiz.

Bir başka dersi de zamanın kullanımı konusunda aldık. Yavaşlık ya da hız? Saatin yerini saniye aldı. Her şey hızlı, enformasyon, iş hayatı, zevkler, okuma... Artık hiç kimsenin aklına acele etmemek, bir nefes almak, "içindeki kaplumbağayı" uyandırmak gelmiyor.

Tüm modern eylemler zamandan sıyrılmış sanki. Alman filozof ve sosyolog Hartmut Rosa'nın, önümüzdeki günlerde Fransa'da da yayınlanacak olan, ivme toplumu hakkında yazdığı denemesinde ifade ettiği gibi, siyasi, ekonomik hatta kişisel alanlar, bizi harekete geçirmeyen, sadece olana reaksiyon vermeye yönlendiren, gerek duyulduğu zaman hareketlendiren, gerekmediğinde ise dinlendirten bu aciliyet diktatörlüğünün denetimi altındadır.

Bu bizi yönetenler için bir derstir. Zamana karşı yapılanı zaman unutacaktır. Hiçbir zaman binlerce gereksiz acele hareket bir yavaşlık etmez.  
Eric Fottorino, Le Monde, başyazı, 20 Nisan 2010
 

Kaynak: Zaman