Bir samimiyet testi

Başörtüsü sorunu, Türk toplumundaki ‘açık yara’lardan biridir. 18 yaşına gelmiş insanlara ‘ya inancının gereğini yapmaktan ya da yüksek öğrenim hakkından vazgeç’ demek vicdanların kabul edebileceği birşey değildir. Bunu ne vicdanlar kabul eder ne de evrensel hukuk. Başını örtene yüksek öğretim yasağı koymak ne Avrupa’da var ne Amerika’da ne de dünyanın geri kalan ülkelerinde.

Hiçbir demokratik hukuk devleti böylesine bir dayatmaya girmez. Bunu aklından geçirmez. Böyle bir gayri insani dayatmaya hukuki kılıflar uydurmaya çalışmaz.

Zira yüksek öğretim evrensel bir insan hakkıdır.

Türkiye bu hakkı kendi çocuklarından senelerdir esirgiyor. Parası olanlar Avrupa’ya, Amerika’ya giderek yüksek öğrenimini tamamlıyor. Parası olmayanlar, üniversiteyi kazanmış olmasına rağmen bu haktan mahrum ediliyor.

Türkiye bu ayıptan, bu gençler de bu haksızlıktan kurtarılmalıdır.

Bu sebeple CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun,’başörtüsü sorununu biz çözeriz!” demesi önemli bir adımdır, takdir edilmelidir. Kemal Bey’in başına geçmiş bulunduğu parti, başörtüsü sorununu, en az Erbakan’ın Refah Partisi kadar istismar etmiş, sorunu kaşımış, içinden çıkılmaz hale getirmiş bir partidir.  

Anayasa Mahkemesi, TBMM’nin Türkiye’yi bu ayıptan kurtarmak için gerçekleştirdiği düzenlemeyi iptal etmişti. Hal böyleyken siyaset bu sorunu kısa vadede nasıl aşabilir, bilemiyoruz.

Ama yine de Kemal Bey’in bu çıkışı önemlidir. Zira o düzenlemeyi, iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan Baykal’ın liderliğindeki CHP idi.  
Yüksek Mahkeme’nin iptal kararını vicdanlar mahkum etmiştir.

Kemal Kılıçdaroğlu, eğer gerçekten samimiyetle bu sorunun çözümüne destek verirse, bu CHP’deki değişimin en somut göstergesi olur. Ülkeyi rahatlatır, CHP ile toplumun kahir ekseriyeti arasındaki kopukluğu giderme yolunda da çok önemli bir adım olur.

Tutarlılık, liderliğin ayırtedidici özelliklerindendir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Baykal sonrasındaki liderlik performansına dair henüz net bir kanaat oluşmadı. Eklektik tavırlar gözleniyor. Kemal Bey, kimi zaman bir reformist, kimi zaman bir statükocu görüntüsü veriyor.

İnşaallah, Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri, referandum öncesinde ağızlara çalınan bir kaşık bal değildir. Umarız, bu açılım Baykal’ın ‘çarşaf açılımı’na benzemez.

Siyasetçiler unutmasın, öyle zamanlardayız ki, boş vaadler halkı en fazla üç gün kandırabilir. Daha fazla değil. Tunceli’de söylediklerini Aydın’da Manisa’da da söyleyebilmeli, ağzından çıkan sözlerin arkasında durabilmelidir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP liderliğindeki temel misyonlardan biri de tabandaki dönüşümü ve rahatlamayı sağlamaktır.

Zira iktidar kilidi korku ile değil umut ile açılır.

Kaynak: Star