Bir 'makul akıl insanı'nın tuhaf darbe çağrısı

E pes, e aferin, e güzel!..

28 Şubat günlerinde, "Topyekun savaş" manşetleri atan şu Ertuğrul Özkök'e bakın hele; 'Namaz molası darbesi'ne karşı nasıl da uyarıyor:

"Tek, bir tek kişinin başlatacağı bir 'dini diktatörlükten' korkuyorum."

Durduk yere korkmuyor ama. Anlayabildiğim kadarıyla, önce bir 'kıvılcım' olayına girmiş, sonra korkmuş.

Şöyle ki; Milliyet'te okuduğu bir 'yazı' kafasında 'kıvılcım çakmış' (Ya da, kafasındaki kıvılcım, o yazıya çakmış. Her neyse artık.) ve şehirlerarası otobüslerde 'namaz molası' isteyenler olduğunu keşfetmiş.

Demek ki, bizim "makul akıl insanı"mızın kavlince, 'namaz molası' isteyen bir otobüs yolcusunun başlatabileceği 'dini diktatörlük' tehlikesi var.

Üstelik bu tehlike, tanklı tüfekli darbelere de benzemezmiş. Onlar gelip, gelip gidiyorlarmış nasılsa. Lakin, 'namaz molası' isteyen şehirlerarası otobüs yolcusu zihniyeti bi gelirse, sittin sene gitmezmiş!..

Yani?

AK Parti anayasa taslağını hazırlarken, vesayet rejiminin mafsallarıyla oynamasın; gelip gelip gidenlerin, gidip gidip geleceğini aklına düşürsün de, ayağını denk alsın!

Yani, (hey, bizim mahalleliler) lüzumu halinde, askeri darbeye şimdiden 'fit' olun…

Bay Ertuğrul, "sosyolog yanım" , dediği 'yanıyla' bir tek otobüs yolcusunun 'namaz molası' talebinde bile, 'dini diktatörlük' tehlikesi görebiliyor.

Gelgelelim, o "sosyolog yanı", bu memlekette, 40 yıldır ihtiyaç molasına içkin 'namaz molası' verildiğini, 40 yıl boyunca verilen bu namaz molalarından henüz bir diktatörlük çıkmadığını ama 40 yıla en az 4 askeri darbe sığdırabildiğimizi 'görmüyor'.

'Öğrencisi' olmakla gurur duyduğun Şerif Mardin, senin bu "sosyolojik" yanının" çalışma tarzını sakın görmesin Ertuğrul Bey! Çünkü hocalar da öğrencileriyle gurur duymak isterler…

Hadi, devamını getirmedik, ama, şu kadarcığını söyleyelim:

Öğrencisi olmakla gurur duyduğun Şerif Hoca'ya, biraz da saygı duysaydın keşke. Belki o zaman, 'meselene' meze yapmak için görüşlerini bu kadar çarpıtmazdın!

"Makul akıl insanlarının" endişesini dillendirdiği ifadesine bakar mısınız lütfen:

"Yani ramazanda içkimize müdahale eden, otobüs yolcularını namaz molasına zorlayan, ilerde muhtemelen Anadolu kızlarını üniversiteye türbansız sokmayacak zorbalığa karşı ne yapacağız?"

Bu tehlikeye karşı, türbanlı kadınları da uyarıyor ha!

Hayır, sandığınız gibi değil. Bu 'uyarı', 'zorbalık' tesmiye ettiği tehlikenin mağduru olmamaları için…

Bu arada, "Makul akıl insanları" ifadesini daha önce hiç duydunuz mu?

Bu hilkat garibesi dallama ifadenin, bu mahiyeti meçhul 'kavramlaştırmanın' patenti kime aittir, bileniniz var mı?

Cidden soruyorum: "Makul akıl insanları" ne demek oluyor?

Nasıl bir insanlardır bunlar? Nerede, nasıl yaşar, ne düşünür, ne yerler?

Mesela, karpuzun iyisini seçme teknikleri var mıdır?

Onlar hakkında bildiğim tek şey; Ertuğrul Özkök'ün bizzat kendisini "makul akıl insanı"ndan saymasıdır.

Geriye kalan 39 kişi de (Makul akıl insanlarını vasati 40 kişiden ibaret düşünürsek) Ertuğrul Özkök gibiyse, sorun yok. Hepsini biliyoruz demektir. (Zaten, Sayın Özkök bana hep, sanki tek bir şahıs değil, bir çok kişiliği aynı anda taşıyabilen bir tür, "hepsi" hissini vermiştir.)

Bu tiplerde, yansıtma (projection) rahatsızlığı sıklıkla görülür. Tehlikeyi önceden sezerek önlem alma güdüleri çok gelişmiştir. "Belki ilerde beni yasaklar lan bu!..", diyerek, peşin yasak getirilmesini savunmaları önemli özelliklerindendir.

En belirgin ve ortak özellikleri ise, İslam dinine karşı oryantalist yaklaşımlarıdır. Ertuğrul Özkök'ün dünkü yazısındaki şu ifade, bunun kanıtıdır:

"İtiraf edelim, söz konusu din, hele hele İslam dini olunca hepimiz bu fanatizmden ürküyoruz."

Aman be Ertuğrul, söylenecek söz mü bu?!

 

Kaynak: Yeni Şafak