Bir isim ne anlatır? José'ye ve Muhammed'e sorun

Bazen bir isim, ortaya, ırk ve etnisiteye dair varsayımlar atabilir. Örneğin iki yıl evvel Britanya'da, "Muhammed"in, Union Jack [İngiltere, Kuzey İrlanda ve İskoçya'nın birliğini sembolize eden ifade] efsanesinden gelen "Jack"in ardından, yeni doğan çocuklara en çok verilen ikinci isim haline gelmesinin üzerinde fazlasıyla durulmuştu.

Bu, Hıristiyan Avrupa'nın, doğudan ve güneyden gelen Müslümanların istilâsına uğradığının kesin kanıtı değil miydi?

Biraz daha dikkatlice bakıldığında, küçük Muhammed'ler, (ismin başka yazılışları da dahil olmak üzere) toplam doğumların yüzde 2'sinden daha azına tekabül ediyor. Ve de, demografik eğilimlere bir göz atınca akıntının tam tersi yönde olduğu ortaya çıkıyor: Kuzey Avrupalı kadınların doğum oranı yükselişteyken hem Müslüman ülkelerde hem de Avrupa'da yaşayan Müslüman kadınlar arasında doğum oranı neredeyse her yerde azalma eğiliminde.

İran'da bir zamanlar anne başına 6,5 olan doğum oranı, bugün, Washington Wilson Merkezi'nden Martin Walker'ın üzerinde çalıştığı istatistiklere göre nüfusun azalmasının önüne geçilmesi için gerekli olan 2,1'in altına, 1,7'ye inmiş durumda. Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Lübnan gibi Müslüman ülkelerde doğurganlık oranları neredeyse Avrupa seviyelerine inmiş durumda. Britanya, Fransa ve İsveç gibi ülkelerde ise doğum oranları ciddi şekilde yükselişte.

HEM UMUT HEM İHTAR

Yeni bulgular, Birleşik Devletler'de, gittikçe daha fazlası ikinci kuşak Amerikalılar haline gelmekte olan Latin Amerika kökenli göçmenlerin, Amerikan kültürüne asimile olmakta olduklarını gösteriyor. Pew Hispanik Merkezi tarafından yayımlanan verilere göre, ABD'de doğan Hispanik çocuklar arasındaki en yaygın isim (toplamda ise sadece 28. sırada) olan José gözden düşmekteymiş. Bunun sebebi, gittikçe daha fazla Hispanik ebeveynin, yeni doğan çocuklarına İngiliz geleneğinden gelen isimler vermeleri. Bugün, ABD'de yaşamakta olan 10 Hispanik çocuktan 9'u burada doğmuş durumda ve bu yüzde gitgide artıyor. Ama ABD'de en hızlı büyüyen demografik azınlık Hispanikler değil. Bu paye, kendilerini "çok ırklı" olarak tanımlayan Amerikalılara ait. Geçtiğimiz yıl, sayıları yüzde 3,4 oranında yükselerek 5,2 milyona ulaştı. Çok ırklı Amerikaların –örneğin Başkan Obama, aktris Halle Berry ve golf oyuncusu Tiger Woods – şöhreti ve başarısı birçok Amerikalıyı, atalarının çok dilliliğiyle övünç duymaya itiyor olabilir. Çok ırklı evliliklere uzun zamandır rastlanıyor ama bugün artık alelade birer olay haline geldiler. Böylesine bir çeşitlilik çok önemli sonuçlar doğurabilir. Brookings Enstitüsü'nden William Ferry'ye göre, yasal veya idarî bir terim olarak ırk, "20 yıldan az bir zaman içinde kullanılamaz hale gelecek".

Tüm bunlar, tüm demografik eğilimlerin pembe olduğu anlamına gelmiyor. Hızla düşmekte olan nüfusu nedeniyle Rusya'nın geleceği belirsiz. Çin'in "tek çocuk" siyaseti nüfus artışına gem vurdu; ancak ebeveynlerin erkek çocuk tercihi nedeniyle kız bebeklerin sıklıkla öldürülmesi çarpık bir erkek nüfus ortaya çıkardı. Birkaç on yıl içinde Çin'i aşarak dünyanın en yoğun ülkesi haline gelecek olan Hindistan da kız bebeklerin öldürülmesinden muzdarip. Endişeler listesinin tepesinde, dünya üzerindeki açlıkların, savaşların ve çevre felaketlerinin birçoğunu barındıran Aşağı Sahra Afrikası var. Şu anda 800 milyon nüfusa sahip olan bölge, 2050 yılı itibarıyla 1,7 milyar kişiye ulaşabilir. Yüzyılın sonu itibarıyla da, insan ırkının üçte birine ev sahipliği yapıyor olabilir.

Öte yandan Aşağı Sahra Afrikası bir başka gömleği daha giymek üzere: Tek tanrıcılığın kalesi. Walker'a göre, bölge, Ortadoğu'dan çok daha fazla Müslüman'la, "İslam'ın demografik merkezi" haline gelecek. Aynı şekilde, önümüzdeki on yıllar içinde, dünya Hıristiyanlarının çoğunu -2025 yılı itibariyle 640 milyon civarında- barındırıyor olacak. Demografi insan ırkına bir yandan ihtarlar bir yandan da umutlar vermeye devam ediyor.
 
Kaynak: Zaman