Silvio Berlusconi’nin tırnakları epey sağlam olsa gerek. Roma sokaklarındaki şiddetin ve parlamentosundaki yumruklaşmaların ortasında İtalya Başbakanı iktidara kıl payı tutundu. Salı günkü güvenoylamasından 311’e karşı 314 oyla paçayı kurtardı. Bu bütün taraflar için kötü bir netice.
Berlusconi kendisini bu haftaki dalaveranın galibi olarak göstermek için yanıp tutuşuyor olabilir. Fakat olsa olsa bir Pirus zaferi kazandı. Parlamentonun alt kanadındaki çoğunluğunu kaybetti; eski mesaidaşlarının önemli kısmı şu an muhalefet sıralarında. Bu da yönetmeyi imkânsızlaştıracak. Avrupa’nın borçla başı dertteyken, İtalya sorunlu bir karar alma süreci yaşamasa daha iyi olurdu.
Berlusconi’nin iki seçeneği var: İstifa edip erken seçimin önünü açabilir ya da koalisyonunu genişletebilir. İkincisini tercih edecek gibi görünüyor, zira Hıristiyan Demokrat Parti’yle (UDC) ittifaka açık olduğunu gösterdi. Ancak UDC bunu geri çevirdi. Bu nedenle Berlusconi tek tek siyasetçileri kendisine destek vermeye ikna etmek zorunda. Bu haftaki performansı başarılı olabileceğini gösteriyor. Fakat bunun istikrarlı bir hükümetin garantisi olduğunu söylemek de zor.
Asıl mağlup İtalya
Aslında bu itiş kakış, Berlusconi’nin hesaplarını bir sonraki krize dek ertelemesinden başka işe yaramayacaktır. Ancak hükümet batsa bile, muhalifler de sağlam pabuç değil. Hükümetin sallantılı durumundan faydalanmayı başaramamaları, olsa olsa kendi içlerindeki dağınıklığın göstergesidir.
Fakat en büyük mağlup, Berlusconi’nin komediye dönen başbakanlıklarında sık sık olduğu gibi, İtalya’nın kendisi. Güvenoylamasına eşlik eden şiddete 1970’lerden beri tanık olunmamıştı. En az bunun kadar vahim olansa, oylama neticesinde siyasi felcin uzayacak olması. Ekonomik reforma ihtiyaç var. Dört gençten biri işsiz, büyüme cılız ve ulusal borç 1.8 trilyon avroya vurdu. Berlusconi’nin bu meselelerle başa çıkacak yeterlilikte olmadığı ortada. İtalya’nın trajedisi, onu yerinden edecek yeterlilikte birinin çıkmaması. (Başyazı, 15 Aralık 2010)
Kaynak: Radikal