Beni Konstantinapol'e geri götürün

 

Pax Amerikana'yı korumaya Roma değil Bizans yardım edebilir. Nasıl?
Ekonomik kriz, artan dış borç, yurtdışına yönelik aşırı taahhütler – bir imparatorluğu yönetmek değildir bu. Amerika ciddi bir stratejik müşavereye ihtiyaç duyuyor. Ve hemen. Amerika hiçbir zaman Roma değildi ve onun stratejilerini – imparatorluğunu insafsızca genişletmesi, yabancı halklar üzerinde hâkimiyet tesis etmesi ve topyekûn savaş mantığı – benimsemesi yalnızca Amerika'nın çöküşününü hızlandırır. Roma yerine onun Doğu'da vücut bulan diğerine, Bizans'a bakmak daha iyidir. Bizans, selefi Roma'ya sekiz asır fark atmıştır. Bugün Amerika, Bizans'ın büyük stratejisinden alınacak dersleri yeniden keşfetmek durumunda.


Bereket versin ki Bizanslılardan bilgi öğrenmek, strateji ve taktikleri hakkında yazılı hiçbir mirâs bırakmamış olan Romalılara nispetle daha kolaydır. Romalılar sadece bazı metin parçacıkları ve devlet adamlığı yahut savaştan bihaber Vegetius'un kitâbi derlemesini bırakmışlardır. Bizanslılar ise her şeyi – ikna teknikleri, istihbarat toplama, stratejik düşünceleri, taktiksel doktrinler ve operasyonel yöntemler - kayıt altına almışlardır. Tüm bunlar, bugüne ulaşan Bizans askeri elkitaplarında ve devlet adamlığı kılavuzlarında / siyasetnâmelerde açıkça izah edilmişlerdir.


Bizans'ın büyük stratejisi üzerine bir eser telif etmek için son yirmi yılımı bu metinleri mütaala ederek geçirdim. Birleşik Devletler büyük güç olarak kalmayı arzu ediyorsa, aşağıdaki yedi derse kulak vermesi iyi olacaktır:


I. Mümkün her türlü vâsıtaya başvurarak savaştan sakın fakat savaş her an başlayacakmış gibi hareket et. Savaşa yoğun bir şekilde hazırlan ve her an savaşa hazır ol – fakat savaşa can atma. Savaşa hazırlıklı olmanın en yüksek gâyesi, savaşa girme ihtimalini azaltmaktır.


II. Düşman ve onun zihniyeti hakkında istihbarat topla ve hareketlerini aralıksız izle. Mümkün tüm vâsıtalarla bu doğrultuda sarfedilecek gayretler çok verimli olmayabilir ama bu gayretlerin heba olup gitmesi pek nâdirdir.


III. Taarruzda ve müdaafada gayretli ol fakat son derece avantajlı durumlar müstesna, savaşlardan, bilhassa da büyük ölçekli savaşlardan sakın. İknayı sadece kuvvetin yardımcısı olarak görmüş Romalılar gibi düşünme. Bunun yerine, ikna edilebilir olanı ikna etmeye yardımcı olması maksadıyla mümkün olan asgari miktarda kuvvet kullan ve ikna olmaya yatkın olmayanlara zarar ver.


IV. Yıpratma ve işgal savaşlarının yerine manevra savaşını yerleştir – yani düşmanı karışıklığa itmek için yıldırım harekâtı ve akınlar düzenle ve ardından hızla çekil. Burada amaç düşmanı yok etmek değildir zira gün gelir müttefiklerin olabilirler. Düşmanların çeşitli olması, diğerine saldırmaya ikna edilebildikleri müddetçe, tek bir düşmana sahip olmaktan daha az tehlikelidir.


V. Güç dengesini değiştirmek için müttefik toplayarak savaşları başarılı bir şekilde sona erdirmeye çabala. Diplomasi, savaş sırasında barışta olduğundan daha önemlidir. Silahlar konuşurken diplomatlar susar şekildeki ahmak vecizeyi Bizanslılar gibi reddet. En kullanışlı müttefikler düşmana en yakın olanlardır zira onun kuvvetleriyle en iyi nasıl savaşılacağını yine onlar bilir.


VI. Zafere giden en ucuz yol, yıkıcılıktır / fesat çıkarmaktır (subversion). Savaşın mâliyet ve riskine bakınca o kadar ucuzdur ki her daim teşebbüs edilmelidir hatta ki görünüşe göre en uzlaşmaz düşmana karşı bile. Hatırla: Dinci fanatiklere bile rüşvet verilebilir ki Bizanslılar bunu ilk keşfedenlerdendir, zira mutaassıplar kendi davalarına ihanete dini gerekçeler icât etme hususunda son derece mâhir olabilirler ("İslam'ın nihâi zaferi her hâlükarda kaçınılmaz olduğundan dolayı.." gibi).

VII. Diplomasi ve fesat yeterli gelmediğinde, savaş kaçınılmaz olduğunda düşmanın zayıflıklarından istifade eden yöntem ve taktiklere başvur, muharip kuvvetleri tüketmekten sakın ve düşmanın kuvvetini sabırla yont. Bu biraz daha fazla zaman gerektirebilir. Fakat zaten aceleye mahal yok çünkü bir düşman ortadan kalktığında muhakkak ki bir diğeri onun yerini alacaktır. Yöneticiler ve uluslar yükselip düşerken her şey biteviye değişiyor. Yalnızca imparatorluk ebedidir – şayet kendi kendini tüketmezse.

Kaynak: Foreign Policy

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın