Bayramla bayramlaşmak

 

Bayram, çocuk gönüllerinin ilahi tatlarla lezzetlendiği dört başı mamur bir şenliktir. Bayram beklenendir, ulaşılandır, paylaşılandır.

Başarmış olmanın, dirayetli durmanın, teslimiyetle enginleşmenin soğumaya yüz tutmuş ruhlara yayılan sıcaklığıdır.

Bayram, tazelenmiş varlıklarımızın hayatla buluşmadan önceki dinginlik molasıdır. Tatlı bir doygunluk hazzı ve zengin bir acıkma hissidir.

Şimdi bayramın tertemiz havasını doyasıya içimize çekiyoruz. Sonra bayram bitecek, imtihan devam edecek. İçimizde biriken güzellikle hayatımızı doğru tutmaya, güzel kılmaya çalışacağız. Yanında, yakınında bulunduğumuz dünya nimetlerinin aklımızı sekteye uğratan cazibesiyle mücadele etmek zorunda kalacağız. Elbette yorulacak, zorlanacağız. Ama ömrümüz varsa ve Allah izin verirse, bata çıka bile olsa, köhne gemimizi bir sonraki Ramazan sahiline ulaştırmaya gayret edeceğiz yine. Çünkü imtihan nasıl bitmezse, rahmeti de bitmez Yaradan'ın.

Hayat gemilerimizin, bu rahmet zamanının pusulasını hiç kaybetmemesini, taptaze iklimlere, arı duru mevsimlere yelken açmasını diliyoruz. Gelecek günlerimiz ibadetlerle genişleyen ruhlarımızla coşkulansın, yoksulların gözlerindeki hüzün, zenginlerin vicdanlarını örten zırhı delsin istiyoruz. Ruh bayramlarının, sıcacık bir yorgan gibi alemi sarması, ısıtması için dualar ediyoruz.

Hazreti Ali'nin duasını duamız biliyoruz:

"Allah'ım, benden daha iyi bildiğin şeyler için beni bağışla. Ben sana yönelirsem, sen de bana mağfiret et. Allah'ım söz verip vefa göstermediğim ahidlerim için de beni bağışla. Sana yaklaşmak için dilimle söylediğim halde, sonradan kalbimin yalanladıkları için de beni bağışla. Allah'ım, gözlerin insanı şaşırtan işaretlerinden, faydasız sözlerden, ağzımın ve kalbimin kötülüklerinden sana sığınıyorum, beni bağışlamanı diliyorum."

Kaynak: Yeni Şafak