Bayrama düşen gölge

Bugün bayram. Ramazan Bayramı. Ekranlarda ısrarla 'Şeker bayramı' diyenler de var. Ramazan demeye dilleri dönmüyor olmalı. Bir ara 'bayramın adı' sert polemik konusuydu. Artık değil.

Şeker tadında bir Ramazan Bayramı geçirmenizi diliyorum. Bugün yaşananlar bir aylık orucun iftar ziyafeti gibi... Ancak bayramın havası biraz kaçtı. Ağzımızın tadı bozuldu çünkü. Baksanıza haberler hiç de iç açıcı değil. Bir süredir sakin seyreden terör dalgası yeniden hareketlendi. Üst üste gelen şehit haberlerinin acısı yürekleri dağladı. Hüznü ülkenin üzerine sis gibi çöktü. Artan terör moralleri bozdu, canları sıktı. Ateşi düştüğü yeri değil tüm vatan sathını yaktı. Ve bayramın neşe ve coşkusunu aldı götürdü. O yüzden önceki yıllara oranla daha bir buruk bayram geçiriyoruz. Siyasetin gündeminde teröre karşı alınacak önlemler var.

Türk askerine Irak'ın kuzeyinde sıcak takip ve sınır ötesi operasyon imkânı sağlayan 'tezkere' tamam, Başbakanlık'ta bayram sonrasını bekliyor. Hafta başında Meclis'e sevk edilecek. Hükümet kararlı, hızla Meclis'ten geçirmeyi öngörüyor. Tezkerenin çıkması hemen kullanılacağı anlamına gelmiyor. Ertesi günü 'harekât' beklenmemeli. Tezkere her şeyden önce teröre gözdağı... Daha doğrusu teröre arka çıkan, gerekli önlemleri almayan kişi ve ülkelere mesaj. Eğer terör bir daha vurursa Türkiye de gözünü karartır, Irak'ın içlerinde terörist avına çıkar. Bölücü terörün kamplarını yerle bir eder.

Neresinden bakılırsa bakılsın tezkere işin ciddiyetini ortaya koyuyor. Artık sabrın tükendiğini, sözden eyleme geçme vaktinin geldiğini dosta düşmana ilan ediyor. Hazırlığının uluslararası camiada geniş yankı bulması, mesajın alındığını gösteriyor. Gözü karartmanın bir sınırı var. Kesinlikle serinkanlılığı elden bırakmamak, Türkiye'ye hazırlanan tuzaklara düşmemek gerekiyor. Bir harekâtın hesabı kitabı iyi yapılmalı. Sonuçları çok iyi analiz edilmeli. Yakın tarihimiz bugüne ışık tutan, ibret alınacak örneklerle dolu. Öfkeyle kalkmanın bedelini çok ağır ödemiş bir ülkeyiz. Sınır ötesi operasyonu çok yönlü değerlendirmek lazım. Atacağımız her adım kendi savaşımızın bir parçası olmalı, başkalarının çıkarlarına hizmet etmemeli. Tezkere Meclis'ten kolay geçer. 1 Mart gibi olmaz. 1 Mart'ın şartları çok farklıydı, doğrudan bizim değil başka bir savaşın uzantısıydı. Ayrıca tezkereye MHP ve CHP gibi muhalefet partilerinin de desteği var. AK Parti sonuca etki yapacak oranda fire vermez. Her partiden bir elin parmakları kadar aykırı oy çıkabilir. Meclis'in iradesinin tezkerenin kabulü yönünde şekilleneceği kesin gibi.

Bayramı gölgeleyen diğer olumsuz haber Washington'dan geldi. Türkiye'nin itirazlarına rağmen Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi 1915 olaylarına ilişkin Ermenilerin iddialarını kabul etti. Henüz süreç bitmiş değil. Ancak Ermenilerin ilk raundu kazandıkları da ortada... Ermeni lobisinin yıllardır bıkmadan usanmadan sürdürdüğü 'sözde soykırım' iddiaları konusunda mesafe aldığını kabul etmek durumundayız. Birçok Batı ülkesi Ermenilerden yana tutum içinde. Türkiye haklı davasını anlatmada güçlük çekiyor. Washington'da ilk turda istediğini alan Ermenilerin nihai hedefe ulaşması zor görünüyor. Yine de ABD'den gelen olumsuz haber bayramın havasını bozmaya yetti. Türk insanında 'Ne oluyor, acaba içeriden ve dışarıdan kuşatılıyor muyuz?' hissi uyandırdı. Bu psikolojiyi ideolojik ve siyasi amaçlarla istismar etmek isteyen çevreler var, uyanık olmak lazım. Son sözü Alvarlı Efe'ye bırakıyorum. O çok bilinen şiiri bugünün Türkiye'sine de tercüman oluyor: 'Hüzn-ü keder def ola / Dilden hicab ref ola / Cümle günah affola / Bayram ol bayram ola...' Bu kısa şiirde ifadesini bulduğu gerçek bayramlara ulaşma temennisiyle...

 

Kaynak: Zaman