Bayrama açılsın akıllar

 

Aşk yolu hiç dile gelmez

Söz tükenir hale yetmez

İsmail’i bıçak kesmez

Bu ne hâldir akıl ermez

 

Bayramlar icad edilmiş günler değil. Sonsuzluktan yola çıkıp gelmiş, bahşedilmiş günler. Bir yanı dünyaya değen, öteden müjde olmuş gelen günler.

Müminleri ayrıcalıklı kılarken, diğerlerinin dikkatine hitap eden günler durup dururken de verilmiyor. Orucun otuz gün, başarıyla tamamlanmasının ardından Ramazan Bayramı geliyor. Kişisel ve toplumsal boyutuyla bedensel temizlikle gelen yenilenme... Mevla’nın kullarına, küçük bir zahmetle, bağışladığı sürpriz ödül. Hayallerin, verilecek ödül bahsinde öznelliği koruyarak uçuşa geçmesi, aynı zamanda bir eğitim bahsi olarak  Allah’ın (c.c) rahmetinin sınırsızlığına işaret eder.

Kurban, aslında Ramazan bayramından kopuk değil. Belki, bir başka cihetten aşama olarak kabul edilebilir. İlkinden daha sarsıcı tablolarıyla, bedenden geçip olgunlaşan ruha ivme kazandırmak adına bahşolunan yeni bir merhale.

Bir peygamber ailesi etrafında insanın keskin bir yücelikte kendini ona bağlı olarak Rabb’ini tanıma fırsatı.

Aklı ve kalbi zora yatırarak, görmezden gelineni görme aşamasına gelme durumu.

Aşk ve akıl, adak ve niyet, gaflar ve şüphe nasıl içiçe geçer, insanı kuşatarak bağlılık ipini nasıl kemirir. Ve insan Hz. İbrahim’in şahsında kendiyle diyalog kurduğunda, yerel hesapların iğvasından sıyrılıp semanın sonsuzluğunda nasıl varoluşunu keşfeder...

Kurban, dünya ile elleşen insanın zayıflamaya duran izanına sarsıcı ikazlar gönderir. Kurban “Yöneliş nereye?” sorusunu insana sordurur. Kurban, Hz. İbrahim ailesinin üç boyutlu imtihanından insanı, aileyi ve toplumu nasipkâr ederek, tek düze akan kireçlenmiş aklın biçimlenişine ihya kapıları açar.

Bayramların ritüelleri de önemlidir. Dünyaya maddi yansıması da ihmal edilesi değil. Ancak toprağa değen ayağa idraki kilitlemek uzayıp giden; aklı çelen, insana konumunu hatırlatan hissedişten eksik bırakır.

İslam dünyası bayram yapamayacak, toplu hissediş sofrasını kuramayacak kadar perişan. Kurbanı ve  bayramı cahiliye kalıpların içinde mızrak mızrağa gelerek karşılar halde. Ancak en karanlık durumda dahi umuda bir yol var.

Müslüman olmakla ümit arasında güçlü bir bağlantı var. Ümit kesmenin inancı kaybetmeye eş değer görüldüğü söylemde, iyiliğe yol bulma güçlü bir tavsiye olarak mümine sunuluyor.

Bayram her mümine; girebildiği, görebildiği oranda bahşedilmiş bir bahçedir. Bahçeden nasipkâr olmak için Habil, İbrahim, İsmail ve Hacer rolünü giyinip hissedişe durmak ilk konumdur.

İnsanın düzelmesiyle toplumun düzelmesi birbirini karşılıklı besleyen iki yönlü akışsa, ailenin yaralandığı, sarsıldığı ve yok olmaya durduğu bir dönemde her mümine yetecek kadar önder, sembol; yol ve yöntem mevcut.

Modern dönem yalnızlığını kırma günleri olarak da ayrı bir değer taşır bayram günleri.

Komşularla tanışma, bilişme; iletişime girme imkanı, akrabalarla yakınlığı artırma fırsatı, bayram günlerinin karakterinde saklı. Kurban bütün iyilik hallerinin ortamını hazırlar.  Meşru yakınlaşmaların imkanı olarak, insanı insana, iyiliği iyiliğe yaklaştırır. İnsanın dünya ahiret rabıtasını rıza üzre, ahenkle kurar.

Bayramlar, kuru akışa ruh taşır; insanı güzel ve güçlü bir seslenişle, kendine ve oradan Rabb’ine yaklaşmaya, yakınlaşmaya çağırır.