Baykal'ın esas yolu?

Seçimlere 15 ay kadar kaldı. Partilerin geç kalmamışlarsa, hedeflerine varmak için tutacakları esas yolu -stratejilerini- belirlemek için, çok zamanları kalmadı.

Bugünkü durum, muhalefet için pek parlak görünmüyor; aydınların cesaretsizliği ve özgüvensizlikleri, galiba daha çok muhafazakârlıkları nedeniyle, iktidarın karşısında çağdaş demokrat bir parti olmadan seçimlere gidiyoruz:
CHP ve MHP, hükümetin her yaptığına ‘Hayır’ diyerek, iktidara talip olduklarını, iktidara yürüdüklerini iddia edeceklerdir. DP eski yöntemlerle, eski liderlerin eski arkadaşlarına güvenerek seçime girmektedir. İktidarın seçim döneminde yeni anayasa ve yeni kurumlar tartışması açmak istediği anlaşılıyor.

Farklı bir yol bulunduğunu görerek, CHP liderinin idrakine sunmak istedim; O’nun bu yazıyı, yazarının içtenliğine inanarak okumasını dilerim:
Seçmenin bir kesiminin, Sincan 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’ın son günlerdeki sözleriyle, “Ülkenin birçok kurum ve kuruluşunu sinsi bir çaba ile ele geçiren bir cemaatin mensuplarının, ülkenin tüm kalelerini ele geçirmek” istedikleri ve iktidar partisi yöneticilerinin bu cemaatin mensupları gibi düşündükleri inancında veya kanısında oldukları bilinmektedir. 

Bu kesimdekiler, bundan kırk yıl önce bulundukları yerde, Atatürk’ün işaret ettiği çağdaş medeniyet yolunda değildirler; artık onlar üstelik ‘Atatürk’ü kullanarak, ‘yeni Anayasaya hayır’ demekte; Yargıtay başkanının, AB standartlarında olduğu söylenen yargı reformunu, ‘yargı kuşatılmak isteniyor’ itirazıyla karşılamasını doğru bulmakta; Danıştay’ın kararlarıyla siyaset yapmasına içten içe sevinmekte, ‘Ergenekon karartma’ yazılarını olumlu karşılamaktadırlar. 

Bu görüşler, Ak Parti’nin iktidardan gitmesini sağlamaya hizmet ettikleri
zannıyla savunulmaktadır; O’nu iktidardan götürecek başka yollar bulunursa, söylemlerin hepsi bir yana konacaktır. 

Başbakan Erdoğan cumartesi günü, “Artık bunları anlatmak durumundayım ve anlatacağım, bedeli ne olursa olsun...” diyerek galiba seçimde uygulayacağı esas yolu da açıklamış oldu. Sayın Erdoğan ‘kanun çıkaracağım’ yerine, ‘anlatacağım’ demeyi tercih etmiş. Sözlerine “Bedeli ne olursa olsun” cümlesini ekleyerek yolunu tam anlamıyla tanımladığını belirtiyor. Başbakan dün Urfa’da, (sonunda) “size geleceğiz size!” diyerek politikasını tamamlamış oldu.

Bu sözler sayın Erdoğan’ın, yeni Anayasa ve yargı reformu için kaybetmeyi bile göze aldığı ama seçimi kazanmanın yolunu bulduğunu göstermektedir.

Başbakan’ın tercihinde, CHP’nin, anayasa ve yargı reformuna karşı çıkacağı varsayımı etkilidir. 

Sayın Baykal, bu politikayı, ‘Ben de yeni Anayasa istiyorum’ diyerek geri çevirmeli, tartışmayı işsizliğe ve parasal konulara çekmelidir. CHP yetkilileri, bir hafta on gün oturup esas politika düşünmeli, aramalı ve bulmalıdır.

CHP iktidar partisinin esas politikası içine girerek, seçimi anayasa ve yargı reformuna killerse; sandık başına kadar herkes birbirine, ‘yeni Anayasa gerekli mi?’, ‘yargı reformu istiyor musun?’ diye soracaktır. Bu durumda seçimi, hiç şüpheniz olmasın, yeni Anayasa isteyenler çoğunluğu kazanır.   

Bakalım sayın Baykal’ın esas politikası ne olacak? Kazanmak ve var olmak; veya kaybetmek ve yok olmak!

Kaynak: Radikal