Baykal yine şaşırttı

Hiç kimsenin beklemediği "ters hamle" tabirini, Baykal'ın "Kuzey Irak açılımı" için kullanmak lazım. Baykal, herkesi ters köşeye yatırdı ve golü attı. Bu hamlenin parti içi dengelere yönelik siyasî bir atak olduğu yorumu, meselenin cesameti yanında çok hafif kalıyor.

Eğer sorun, parti içinde bastığı zemini sağlamlaştırmak ise Baykal tam tersini yapmalı ve ulusalcı damarın nabzına uygun düşmanlıklar üretmeliydi. Üstelik hatırlayalım: Son MGK toplantısından Baykal'ın açılımının tam tersi kararlar çıkmıştı. Kuzey Irak'a yönelik zorlayıcı bir ekonomik ablukanın işaretleri vardı bu kararlar arasında. Meselâ MGK kararlarına göre Habur'dan yapılan ticarete sınırlama getirilecekti. Baykal ise tam tersine ticaretin artırılmasını ve yeni bir sınır kapısı açılmasını istiyor. Baykal, bütünüyle Kuzey Irak'ın Türkiye'ye her alanda entegre edilmesini savunuyor. Ekonomiden eğitime, su sorunundan radyo-TV yayınlarına kadar farklı kanallardan ilerleyecek fiili bir bütünleşme projesi bu.

CHP lideri aslında önümüzde dağ gibi yükselen ve aşılmaz görünen Kürt sorununa dair yeni bir açılım getiriyor. Terörle mücadelenin vazgeçilmez olduğunu vurguluyor; ama sorunun terörle mücadeleden ibaret olmadığını da söylüyor. Söyledikleri birçok açıdan anlamlı. CHP üniter ulus devlet konusunda temel çerçeveye sadakatten hiç ayrılmadı. Ulus devlete sadakat ile Kuzey Irak'la bütünleşmek birbiriyle çelişiyor. Çünkü sizin vatandaşlarınızla aynı etnik kökenden gelen bir toplum ile bütünleşmek, etnik bütünleşmeyi de getirir. Ulus devlet için riskli bir durum. Ama bu risk, içeride çözemediğiniz sorunu daha geniş bir coğrafyada ve daha kapsamlı ilişkilerle çözmenin kapılarını da açar. CHP bu kapıdan girdiği zaman, şiddetle karşı çıktığı Yeni Osmanlıcılığa varabilir. Türkiye'nin diğer bölgesel sorunlarını Osmanlı coğrafyasında çözmeyi önerebilir.

Bir başka açıdan Baykal'ın hamlesi, artık farklı bir boyuta taşınan "Kürt Sorunu"nda, aktörlerden hiçbirinin yerinin sağlam olmadığını, karşılıklı önyargıların mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğini de işaret ediyor. Sorunun geçmişine dair emekli generallerden gelen özeleştirileri, askerlerin üniformayı çıkarttıkları zaman doğru düşünmeye başladıkları şeklinde yorumlayamayacağımıza göre, "askerî çözüm"de bir değişimin yaşandığı şeklinde okuyabiliriz. Hükümet, doğrudan Kürt sorunundan kaynaklanan uluslararası bir krizi, devlet içindeki koordinasyonu sağlayarak çok iyi yönetti. Soruna, kitle gösterilerindeki heyecana kapılarak bakanların, gerçek tabloyu görebilmesi biraz zaman alacak. Ama PKK'dan gelen "silah bırakma" önerisi, Gabar pususu ve Dağlıca baskını ile başlattıkları stratejinin bütünüyle çöktüğünü gösteriyor.

En önemli işaretlerden biri ise perşembe günü DTP kongresinde ortaya çıkan kırılmalar. 878 delegeden sadece 234'ünün oyu ile genel başkanlık koltuğuna oturan Nurettin Demirtaş'ın Ahmet Türk'ten farklı bir misyonu olacağı ortada. Diyarbakır-Yenişehir belediye başkanı Fırat Anlı'nın genel başkanlıktan adeta kaçması, Ahmet Türk'ün saklayamadığı kırgınlığı sadece kişisel gerekçelere dayandırılamaz. "Farklı PKK"ların yanında "farklı DTP'ler" su yüzüne çıkıyor. DTP'nin dört elle sarıldığı "Demokratik Özerklik" projesinin salt retorikten ibaret olduğu, basit eleştirilere bile dayanamayacağı tartışmalar başladığında görülecek. DTP'nin yeni kadroları ve projeleri önümüzdeki süreçte, bugüne kadar kısmen sürdürdüğü Kürt siyasetini temsil kabiliyetini bütünüyle kaybedebilir, arkasındaki halk desteği kar gibi eriyebilir.

Bütün yollar hükümete çıkıyor. Türkiye, salt Kürt siyaseti yapan DTP'den daha fazla Kürtleri temsil yeteneğine sahip bir parti tarafından yönetiliyor. Üstelik bu parti sadece Kürtleri değil Türkiye'nin bütününü eşit oranda ve her iki kişiden birinin oyunu alarak temsil ediyor. Kısaca adil, eşit ve onurlu bir çözüme çok yakın duruyor.

Krizin en çok tırmandığı nokta, çözüme de yaklaşıldığı andır. Baykal'ın şaşırtıcı hamlesine benzer yeni hamleler bekleyebiliriz. Mesela MHP geçmişte sergilediği olgun ve sorumlu tavra uygun yeni bir perspektifle gündeme girebilir.

Tırmanan kriz herkesi çözüm üretmeye sevk etti. Herkes çözüm üretmeye girişince mutlaka bir ortak nokta bulabiliriz.