Batı'nın Afganistan savaşı sadece ABD'nin işine yaradı

Ben Afganistan parlamentosuna seçilen en genç kadın milletvekiliydim ve Afganistan gibi bir ülkede, kadınların hele parlamento gibi bir yerde bulunması başlı başına birçok şey ifade ediyor.

Milletvekili seçildiğim günden itibaren ben ve benim gibi kadın arkadaşlarım sözde yabancıların başarısı olarak birer sembole dönüştük. Fakat benim ülkemde demokrasi diye bir şey yok, onların özgürlük dedikleri şey palavradan ibaret. Burada tüm vatandaşlarım adına Afganistan'da ölen İngiliz askerlerin ailelerine başsağlığı diyorum.

Biz oğullarını kaybeden annelerin acılarını, eşlerinden uzak kalmış kadınların özlemlerini ve öksüz kalmış çocukların gözyaşlarını paylaşıyoruz. İngiliz askerler de, Afgan siviller kadar ABD komutasındaki adaletsiz siyasetin kurbanı oldu. Taliban hükümeti sekiz yıl önce devrildi ve bunca yıl sonra demokratik topluma ulaşmak bir yana, bu yöndeki umutlarımız bile tükendi. Zira Afganistan'da hâlâ köktenci Müslümanlar her yerde (gizli veya açık bir biçimde) baskı kurabiliyor.

Bence bu saldırı Amerikan çıkarlarından başka birşeye hizmet etmedi. Bizim özgür Afganistan hayallerimize ihanet ettiler. Sorumluluğu Hamit Karzai'de olan şimdiki devletin içinde, azımsanmayacak kadar çok sayıda Taliban kardeşi olan militan komutanlar var. Çoğu 1990'ların iç savaşlarında kendi Afgan kardeşlerine karşı affedilemez suçlar ve cinayetler işledi. Ben milletvekiliyken, ifade özgürlüğüm ve can güvenliğim olmadığı için istifa etmek zorunda kaldım. Amerikalıların savunduğu demokrasi bu olsa gerek.

Ben devletin içinde militan komutanların dokunulmaz olduğu bir 'demokratik ortam'da işimi kaybettim. Afganistan'ın yarım yamalak anayasasına cinayet ve suç işlemiş olanlar yönetim kadrosuna giremez. Fakat Karzai'nin devletinde Fehim ve Halili adlı iki militan komutan var. Onlar sayesinde seçimlere hile karışabiliyor. Son sözü sandığa giden halkımız değil, Beyaz Saray'dakiler söylüyor ve bunlar da hayata geçiriyor.

Yeni vaatlerle gelen Barack Obama da selefiyle aynı siyaseti izliyor. Asker sayısını artırmak ve savaşı Pakistan'a kadar genişletmek bu savı kanıtlıyor. Ben de diğer Afgan kadınlar gibi Taliban diktatörlüğünde canımı tehlikeye atarak okul bodrumlarında kızlara öğretmenlik yaptım. Şimdi de durum pek farklı değil. Aileler kızlarını okutmuyor ve devlet hiçbir önlem almıyor. Bu yetmiyormuş gibi, kadına yönelik taciz ve tecavüz suç olmaktan çıkarılıyor çünkü güç hâlâ dincilerin elinde. Her gün mağdur ve çaresiz kadınlar kervanına yeni biri katılıyor. Acılarına son vermek için intihardan başka çareleri yok.

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden geçenlerde şöyle dedi: "Afganistan'da ölenlerin sayısı artacak. Bu kaçınılmaz, ama uzun vadede ABD ve Britanya'nın yararına olacak." Britanyalılara bir sözüm daha var. Sizin gençlerinizin Afganistan'da ölmesi ülkenize yarar sağlamayacak, vergi yoluyla Afganistan'a aktarılan bütçenin hiçbir anlamı yok. Sizin bütçeniz dinci militanların komutanlığındaki bir ülkeye aktarılıyor ve bu militanlar halkı değil, terör örgütlerini yönetiyor. Bazıları yabancı güçlerin çıkmasıyla ülkenin iç savaşa ve kargaşaya sürükleneceğini düşünüyor ama yabancıların varlığına rağmen süren bu gerginlik ve güvenliksizliğe ne diyeceksiniz?

İşgal sürdükçe kargaşa da daha kanlı şekilde devam edecektir.
Afgan halkı barış istiyor ve tarih onların hiçbir işgale boyun eğmediğinin tanığı. Uzun vadede de olsa kuşkusuz işgalcileri püskürtecekler. İnsani değerler ve insan hakları uğruna mücadele etmeliyiz, fakat bu yolda savaşanlar yabancılar değil Afganlar olmalı!
(Melali Cuya: Ortadoğu merkezli internet sitesi haberonline, eski Afgan milletvekili, 25 Temmuz 2009)

Kaynak: Radikal