Ertuğrul Özkök'e, "Hani türbanlı kızların üniversiteye girmesinden yanaydın?" diye soruyorlarmış; o da, "kıvırtmadan" hep aynı şeyi söylüyormuş.
Yani, hâlâ taraftarmış. Karşı olduğu şey, yöntemiymiş bunun.
Yöntem dediği de, hini hacette, başörtüsü yasağının kalkması konusunda "konsensüs" sağlanmasından ibaret.
Lakin, onun gibilerin "rızası" olmadığı müddetçe, milletin yüzde 'doksandokuzvirgüldoksandokuzunun' ittifak ettiği bir meselede dahi, konsensüs sağlanmış olmuyor tabii.
Gelgelelim, onun gibilerin "rızasını" almak da öyle her babayiğidin harcı değil.
Koca Türk milleti, 40 yıl boyunca, bu güzide şahsiyetlerin (diyelim, başörtüsü konusunda) "rızasını" kazanamadıktan sonra, gerisini varın siz hesap edin.
Mesela, Özdemir İnce, "2. Cumhuriyetçi takımı, İslamcı cemaati", su yüz derecede kaynar, dese bile altına imza atmayacağını beyan etmişti.
Özdemir İnce, Özkök kadar ince değil; lafın belini kıramıyor; aralarındaki fark bu.
İmdi, hiçbir zaman "rıza" göstermeyecek şahsiyetlerden Saylan'a kulak verelim, sonra yine elemana döneriz.
"Menderes ne dedi? 'Odunu koysam mebus yaparım. Siz isteseniz şeriatı bile getiririz' dedi. Bunlar geçmişte olan şeyler. Ne oldu sonuçta? Onlar ne oldu?.."
"Ne oldu sonuçta?.." öyle mi, Sayın Saylan?
Türk milletinin Başbakan'ı darağacında sallandırıldı, n'olacak!
Tarihimizin bu en utanç verici sayfasını darbecilerin değil de, siyasilerin yüzüne vurmak nasıl bir yüzsüzlüktür, doğrusu bilemiyorum…
Ertuğrul Bey'e haksızlık yapmayalım. Bütün darbeleri aslanlar gibi arkalasa da, hiçbir zaman Saylan gibi uluorta kabalaşmıyor! ( "Topyekun savaş" manşetleri veya andıç mevzuunu şimdi hatırlamanın sırası değil.)
Evet, o kadar kabalaşmıyor ama korku ve endişelerinden hareketle tavır geliştirmeyi de zinhar ihmal etmiyor.
Başörtüsü eksenli yazılarında sıklıkla korkularını dillendirerek, bu işin sonu nereye varacak, demeye getiren Ertuğrul Beyin, varsayımlar üzerinden soru sormak aklına geliyor da, Başbakan asmayı maharet gibi dillendiren aydınların yaşadığı, ezanın yasaklandığı dönemlerin idrak edildiği bu memlekette, başörtüsü yasakçılığının sonu nereye varacak sorusunu bir türlü aklına düşürmüyor.
Bu arada, başörtüsüne özgürlük tanımak isteyenlerin niyetlerini ilmik ilmik çözdüğü besbelli. Baksanıza ne diyor:
"Amaçları türbanlı kızların üniversiteye "girmesini" sağlamak değil. Asıl arzuları, rövanş almak, laiklerin kafasını duvara çarpa çarpa türbanlıları üniversiteye sokmak…"
Bu tahrikçi ifadelere cevap vermenin anlamı yok. Elemanın algılama şekli görülsün istedim, hepsi bu. Yoksa bunun neyine cevap vereceksiniz ki?!
Yine de şu kadarcığını söyleyelim isterseniz:
Öğrenim özgürlüğünü tanımayı veya öğrenim özgürlüğünün önündeki bir yasağı kaldırmayı, "rövanş almak" tesmiye eden bir zihniyetin, başörtülü öğrencilerin kafasını duvarlara çarpa çarpa üniversitelerden ittir edilmesine itirazı olabilir mi?!
Aman be Ertuğrul Bey, sen hangi mutabakat, hangi konsensüsten bahsediyorsun?!
Kaynak: Yeni Şafak