Başörtüsü için zaman gerek

AKP'nin İslami gündemine dair iddialar haklı çıksa bile, laikler de kabahatli. Gül'ün eşinin başörtüsünün hazmedilmesi epey zaman alacak.

Türkiye'nin AB hayalleri 17 Aralık 2004'teki Brüksel zirvesinde neredeyse sona eriyordu. Kıbrıs üzerinde saatler süren hararetli tartışmaların ardından Türkiye'nin ılımlı İslamcı Başbakanı Erdoğan adeta patladı. Onu geri dönmeye sadece bir kişi ikna edebilirdi: Dışişleri bakanı Abdullah Gül. İhtilaf çözüldü ve Türkiye'nin AB üyeliğine adaylığı onaylandı. Şimdi azimli bir Avrupa yanlısı olan Gül cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor; aynı ölçüde Avrupa yanlısı Ali Babacan'ın da Gül'ün yerine geçmesi bekleniyor. Gül'ün adaylığına dair karar, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına karşı, doruğuna 14 Nisan'daki hükümet karşıtı gösteriyle çıkan muhalefetin ardından geldi.

Laik ana muhalefet partisi CHP'nin lideri Deniz Baykal zafer ilan etmekte hiç gecikmedi. Bir zamanlar Atatürk'ün oturduğu koltuğu eğitimli bir imamın doldurmasına karşı direnişin Erdoğan'ı korkutup kaçırdığını söyledi. AKP'yse Erdoğan'ın kasımdaki genel seçimlerde partisinin bir başka büyük zafer kazanabilmesi için 'fedakârlıkta bulunduğu' cevabını verdi.

Nedenleri ne olursa olsun Erdoğan'ın kararı Türk siyasetini yeniden şekillendirecek. Laik kıyamet havarileri, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığının AKP elinde bulunmasının gizli bir İslamcı gündemin dayatılmasına yol açacağını iddia ediyor. Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'le birlikte Türkiye'nin ilk kez İslami başörtüsü takan bir first lady'ye tanık olacağını ve bunun da Atatürk laikliğine doğrudan saldırı anlamına geldiğini iddialarına ekliyorlar.

Bu tür endişelerin haklılığı kanıtlansa bile, laikler de kısmen kabahatli.

Ceplerini doldururken, İslamcıları kenarda tutmak için orduya sırtlarını dayadılar ve 2001'de ülkeyi ekonomik çöküşün eşiğine getirdiler. Sevindirici olan, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın, öfkesinden köpürmesine rağmen Erdoğan'ın potansiyel adaylığını açıkça reddetmemesiydi. CHP'ye 15 yıldır egemen olan Baykal'daysa hiçbir gelişme emaresi yok. Kariyerini alternatif bir vizyon önermeye değil, korkutan söylentiler yaymaya borçlu. Ona göre AB Türkiye'yi bölmek niyetinde, Amerikalılar Atatürk'ün mirasını sulandırmak istiyor, CIA kendisini öldürme komploları yapıyor; bunlar Baykal'ın baygınlık veren nakaratları.

Baykal Gül'ün seçimine karşı hukuki yollara başvuracağını söylüyor kükreyerek; iki daha küçük muhalefet partisi de buna katılabilir.

Baykal'ın tiz sesi, Türkiye'nin daha saldırgan bir dindarlıktan dolayı daha kısıtlayıcı bir toplumsal ortama doğru ilerlediğine dair haklı kaygıları bastırıyor. Bu hafta laik YÖK'ün başkanına yönelik suikast girişimi tedirgin ediciydi. Ancak AKP seçim anketlerinde açık ara önde ve kasımda iktidarda kalma ihtimali yüksek.

Gelecekteki gelişmeler büyük ölçüde Erdoğan'ın siyasi merkez üzerindeki gücünü artırıp artıramayacağına ve Cumhurbaşkanı Gül'ün tavrına bağlı. Dindar seçmenlerin başörtüsü yasağının gevşetilmesi ve imam-hatip mezunlarının üniversiteye girmesinin kolaylaştırılması taleplerine şu an için kulak tıkarsa iyi yapar. Üst düzey bir Türk yetkilinin de dediği gibi: "Hayrünnisa'nın başörtüsünü hazmetmek zaman alacak"; özellikle de cumhurbaşkanlığı konutunu paylaşacak olan askerler için.