Başkent Cezayir, gıda fiyatlarındaki ve işsizlik oranındaki artışla oluşan toplumsal protestolara sahne oluyor. Protestoların patlak vermesinin Tunus’la eşzamanlı olmasıysa dikkat çekici. Tunus’taki protestolar güvenlik güçlerinin göstericilere ‘sert’ davranması sebebiyle artmıştı. Aynı senaryo Cezayir’de de tekrarlanıyor. Toplumsal sorunlara karşı sert güvenlik önlemleri alınması da, bu ülkelerdeki siyasi tıkanıklığı yansıtıyor.
Cezayirlilerin işsizlikten ve pahalılıktan yakınmasını anlamak zor. Zira Cezayir, en zengin Arap ülkelerinden. Etkin bir tarım sektörü olmasının yanı sıra, önemli bir petrol ve gaz ihracatçısı olan Cezayir, petrol ve gaz fiyatlarındaki sıçrama sayesinde devletin tüm borçlarını ödemiş, 150 milyar dolarlık kâr elde etmişti.
Ülke hükümetinin gıda fiyatlarını düşürmek için acil önlemler aldığı doğru, fakat toplumsal gerçekleri görmekte başarısız olduğu ve olayların patlama noktasına varmasına göz yumduğu da aşikâr. Zira devlet hazinesindeki bu paranın vatandaşların yaşam yükünü hafifletmekte, iş fırsatları yaratılmasında ve yolsuzluğun kökünün kurutulmasında kullanılmadığı zaman bir yararı yok.
Baskı yöntemiyse halkı kontrol altına alamaz. Çünkü geçmişte ayaklanmalara getirilen güvenlik çözümleri, artık ters so-nuçlar veriyor. Halklar saygın yaşam hakkını, siyasi ve sosyal reformlar için isyana başladı. Hükümetlerin en hızlı biçimde bu talepleri yerine getirmesi gerek. Aksi tak-dirde şu ana dek barışçıl olan protestolar, sivil isyana ve kanlı çatışmalara dönüşebilir. (Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, Başyazı, 7 Ocak 2011)
Kaynak: Radikal