Başbakan'a neyin bedelini ödetmeye çalışıyorsunuz?


Sûret–i haktan görünmek için bu kadar kıvranmaya ne gerek var muhterem. Delikanlı gibi çık ortaya; Ak Parti'nin kapatılmasını en çok ben istiyorum, de, olsun bitsin.

Hem kendini rahatlat, hem memleket rahatlasın.

Siyaseti mahkemeye taşıyan zihniyete karşı Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) bir bildiri yayımlayacakmış da, gûya hayretler içinde kalmışsın.

AKPM'nin alacağı muhtemel karara itirazın var mı?

Zinhar yok!

Dahası, kimse bir şey diyemez, diyerek, "aman beni yanlış anlamayın" mesajını vermeyi de ihmal etmemişsin.

Derdin ne peki?

Konsey Başkanı, bildiri talebinin güya Türk parlamenterlerinden geldiğini söylemiş.

Mesele bu, öyle mi? (Gerçi, kendi çıkarından başka hiçbir meselen olamayacağını biliyoruz ama neyse, mesele o değil.)

"Ulusalcı" çevrelere mesaj vermeye çalıştığın besbelli.

Gerisi lagaluga.

Türk parlamenterinin iddia ettiğin talebine, "Ben ki sakin insanım, beni çıldırtacak bir girişim" demişsin bir de...

Valla, sakin olmazsan ne yazar?! Çok da umurumuzdaydı sanki! Ekime kadar yolun var. (Buradaki "Ekim"i yanlış anlama: Alırsın parmak arası terliğini, bu sefer gerçekten de Ekim'e kadar tatile çıkarsın, demek istiyorum.)

AB yandaşlarını ve "ulusalcı" çevreleri aynı anda idare etme gayretini, pozisyonunu sonuca göre ayarlama rikkatini, velhasıl-ı kelam, akılcağızını, kazananın yanında yer alacak şekilde konuşlandırma uyanıklığını takdir etmiyor değilim.

Lakin, haksızlık bu!

Emin Gürses, Doğu Perinçek gibi adamlar içerde yatacak ama onların zihniyeti bir şekilde mevzi kazanırsa, elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan sen kazanmış olacaksın.

Veya…

AB'yi anlata anlata dilinde tüy biten Mehmet Altan gibiler kazanacak, sen yine bir şey kaybetmeyeceksin!

Valla güzel iş…

Kurnazlığını böyle herkese yedirmeyi başaracaksan benim söyleyecek bir lafım yok. Helal olsun.

Gelgelelim, Konsey Başkanı'nın "skandal" tesmiye ettiğin açıklamasını söz konusu ederek "Çok tepkili, çok önyargılı görünmeyelim diye kendimizi tuttuk ve manşete o kelimeyi koymadık" ifadene pek anlam veremedim.

Bilmeyen de manşet atarken kılı kırk yardığınızı sanır.

Yahu, "İran'ı değil AB'yi göster" manşetinizin daha mürekkebi kurumadı, bu ne pişkinlik!

Joost Lagendijik, öyle bir şey söylemedim, diyor, niçin gıkınızı çıkarmıyorsunuz?

Adamcağız, "Ne AB, ne Avrupa Parlamentosu ne de ben, AK Parti'nin Türkiye'yi İran istikametine götürdüğü korkusunu taşıyor" dediği halde, utanmadan o asparagas manşeti nasıl döşediniz?!

Demek o Türk parlamenter "yediği haltın" farkında ve utancından saklanıyor, he mi?

ABD ve AB çevrelerinde kapı kapı dolaşarak Erbakan ve Milli Görüş için yapılan en rezil jurnalleri alkışladığınızı; o "haltların" bin mislisi yenildiğinde zevkten dört köşe olduğunuzu unuttuk mu sanıyorsunuz?

Hadi hepsinden geçtim. Birkaç ay önceki bir yazında, "İtiraf edelim, söz konusu din, hele hele İslam dini olunca hepimiz bu fanatizmden ürküyoruz" haltını kimler için yemiştin?

Cevap ver kurnaz:

Müslüman Türk milletine İslam'ı şikayet edemeyeceğine göre, İslamofobinin had safhaya vardığı Batı'ya hangi mesajı vermeye çalışıyordun?

Bir de, "Daha dava yeni açılmışken koparılan bu fırtına nedir Allah aşkına? / Bu kadar mı korkuyorsunuz ülkenizin adaletinden?" demişsin.

Kimsenin adaletten korktuğu yok. "Her şey hukuktan ibaret değil…" diyebilen senin gibilerin zihniyetinden korkuyoruz sadece.

Baykal'ın, "Erbakan milli olmanın bedelini ödedi. Tayyip Erdoğan ise işbirlikçi olmanın avantajını yaşıyor" sözünü duymuşsundur.

İmdi, sormak istiyorum:

Sayın Başbakan'a neyin bedelini ödetmeye çalışıyorsunuz?

Kaynak: Yeni Şafak