Barış: Suriye nazarında bir serap


ABD Başkanı Barack Obama’nın Ortadoğu özel temsilcisi George Mitchell Perşembe günü Şam’’a gelerek 2009 yılı ortalarından bu yana dördüncü ziyaretini gerçekleştirdi. Obama’nın düzenlediği, Mitchell’in etkileyici diye netelendirdiği Filistin-İsrail görüşmeleri hakkında Beşşar Esad’ı bilgilendirdi. Suriye kulvarının, Beyaz Saray’ın Ortadoğu gündeminde yüksek öncelikli bir yeri olduğuna dair yetkilileri temin etti.
Haberlere göre Mitchell, Suriye-İsrail barışı, İsrail’in Filistinlilerle barışına bir engel teşkil etmekten ziyade onu tamamlayıcıdır dedi. İsrail savunma bakanı Ehud Barak, Mitchell’in Suriye’de olduğu aynı gün, İsrail ile Suriye ve Lübnan arasında bir barışın mümkün olduğunu söyledi.

Suriye, 20 yıl önce Madrid Konferansı’nda, BM kararlarına, barış için toprak ilkesine ve İsrail’in 1967 savaşından sonra işgal ettiği Golan Tepeleri’nin iadesine dayalı olarak yapılan müzakerelere bağlılığı sürdürdüğünü açıkladı.

Suriye, Golan Tepeleri meselesini uluslararası câmiada gündeme getirme fırsatını hiçbir zaman kaçırmıyor. Büyük her hangi bir atılımın gerçekleşmediği (2007) Annapolis Barış Konferansında da gündeme getirmişti. Suriye, halen barışa hazır olduğunu, İsrail’in ise en çok da ABD isteksizliğinden dolayı hazır olmadığını göstermek için gitmişti oraya. Şimdi ise, Beyaz Saray’da Obama’nın olduğu bir dönemde anlaşılan ABD barışa hazırken bu kez İsrail isteksiz.

Hamas dâhil siyasi yelpazenin farklı kesitlerindeki Araplar, Obama’nın Ortadoğu için beslediği iyi niyete minnetarlar ancak Ortadoğu’nun karmaşık siyasi ağında iyi niyetin yeterli gelmediğini hep bir ağızdan dile getiriyorlar.

Mitchell, İsrail’in Gazze’ye saldırmasından dolayı Suriye-İsrail dolaylı görüşmelerinin sona erdiği 2008’den beri Suriyelilerin takındığı tutumla aynı çizgide sözler işitmiş olmalıdır Şam’da. Yani Gazze’deki Hamas hareketi ve Filistin Otoritesi Mahmud Abbas’ın el Fetih’i arasında bir Filistin uzlaşmasına varılmadığı müddetçe barış da mümkün değildir.

Barış görüşmeleri, Filistinlilerin büyük bir çoğunluğunca onaylanmak zorundadır ve Gazze kuşatma altında kaldığı sürece İsraille doğrudan görüşmeleri lafı uzatmadan reddeden Hamas’ın muazzam etkisini artık hiç kimse göz ardı edebilecek durumda değildir.

Bu sağlandıktan sonra, barış görüşmeleri, Kudüs’ün statüsü ve mültecilerin dönüşü müzakerelerine geçmeden evvel, amaç, kapsam ve yetkilerin tanımlandığı bir çerçeve üzerinde mutabık kalınması lazımdır ve bu, Batı Şeria’daki İsrail inşaatlarının tamamen dondurulmasıyla ele ele ilerlemelidir.

Batı Şeria’da yeni inşaatların ertelenmesi 26 Eylül 2010 gece yarısında sona ereceği için şu an ki inşaatları dondurma kararı sallantıda. O tarihten evvel somut kazanımlar elde etmek amacıyla her iki taraf üzerinde ABD baskısı olduğundan çokça söz ediliyor ve İsrail başbakanı Netanyahu’nun inşaatların dondurulma süresini uzatabileceği hakkında spekülasyon yapılıyor.

Bu yaz, Filistin topraklarında 1.600 inşaat başlatma niyetini duyuran Netanyahu’nun, bu yerleşim planlarını değiştirip, yerleşimleri şu an İsrail’in elindeki topraklara yönlendirebileceği spekülasyonu da var. Eğer yeni yerleşimler inşa edilirse, söz konusu olan Suriyeliler olduğunda, Ortadoğu’da barış ivmesinin birdenbire durması anlamına gelir bu.

Burası, Obama diplomasisinin – veya yumuşak gücünün diyelim – sahneye çıkması gerektiği yerdir: Yerleşim politikalarına son vermeleri ve Gazze ablukasını kaldırmaları için siyasi baskı yoluyla İsraillileri ikna etmelidir.

Suriye cephesine gelince, Obama, Türkiye’nin müzakerelerdeki rolünü İsraillilerin kabul etmesini sağlamalıdır. 2008’de Suriye-İsrail arasında müzakereler çöktüğünde, Türkiye’nin aracılığı sona ermiş ve Şam, Türkler olmaksızın hiçbir müzakerenin mümkün olmadığını defalarca yinelemişti.

Bir ivmenin sürüp gitmesi için Fransa ve Rusya gibi diğer taraflar da müdahil olabilirler ama bir barış anlaşmasını ancak Amerikalılar ve Türkler kotarabilir zira İsraillilerin ve Suriyelilerin tam güvenine sahipler.

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ülkesinin dolaylı görüşmelere ilgi duyduğunu iki yıldır dile getiriyor fakat İsrailliler hala reddediyorlar özellikle de Şimon Peres ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan arasında 2009 Ocak ayında İsviçre’de geçen atışma ve geçen Mayıs ayında Özgür Gazze Filosu vakası nedeniyle ilişkilerin dibe vurması yüzünden.

Obama, 2009 yazında Kahire konuşması sırasında Filsitin devleti, adalet ve Batı Şeria’daki kolonilere son verilmesi hakkında Filistinlilere verdiği vaatleri gerçekleştirmek zorundadır. Bu vaatleri gerçekleştirmek, söz konusu olan Filistinlilere taviz olduğunda, yerinden kımıldamayı reddeden radikal bir İsrail hükümetinin kurulmasıyla daha bir zorlaştı.

Arap nokta-i nazarından, İsrail’in Batı Şeria’da 1.600 inşaat başlatma kararı – herkesin malumudur, ABD Başkan yardımcısı Joe Biden’ın İsrail ziyareti sırasında duyurulmuştu – Türkiye-İsrail ilişkilerinin aniden çöküşü, İsrail’in barışa ilgi duymadığını apaçık göstermiştir en azından iktidardaki Netanyahu iken.
Gazze’de U dönüşü olmazsa, Batı Şeria’da yerleşimler durdurulmazsa ve barış sürecinde Türkler bulunmazsa, Suriyeliler nazarında, kapsamlı ve sürdürülebilir bir Ortadoğu barışı büyük bir yanılsamadan başka bir şey değildir.

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı