Balkanlar'ın istikrarı bir kez daha ABD ve AB'ye bağlı

 
Çözülmemiş meselelerin döndüğü Balkanlar'da, AB ve ABD ipleri ele almazsa Sırbistan'ın uzlaşmazlığı nedeniyle şiddet dönebilir. İstikrar için Belgrad uyarılmalı, Kosova bağımsız olmalı, Bosna da bir arada tutulmalı

Önümüzdeki birkaç hafta içinde, 1990'lardaki savaşların Bosna ve Kosova'ya NATO müdahaleleriyle son bulduğu Balkanlar'da kalan son toprak sorunu da, şu veya bu şekilde çözümlenecek. Barış sağlanmasına rağmen çok büyük sorunlar çözümsüz kalmıştı. Bosna bir Müslüman-Hırvat federasyonuyla bir Sırp cumhuriyeti arasında bölünmüş, merkezi yönetimde pek otorite kalmamış, tüm bunları bir arada tutabilmek için büyük bir uluslararası varlık gerekmişti. Kosova'ysa, 'nihai statüsü' belirsiz bir biçimde BM himayesinde kaldı. Çözülmemiş meseleler geri geliyor: Sırbistan'ın harekete geçirdiği Bosnalı Sırp liderliği, Müslüman liderler merkezi kontrolü artırmaya çalışırken ayrılmayı düşünüyor. Arnavutlar bağımsızlık için bastırırken, Sırbistan BM Güvenlik Konseyi'nden karar çıkmasını engellemeye çalışıyor.
Şiddet yeniden ortaya çıkabilir. Şimdiki Kosova müzakereleri başarısız olursa, Arnavut aşırılık yanlıları burada yaşayan 100 binden fazla Sırp'ı uzaklaştırmaya çalışacak. Keza Bosnalı Sırpların bir ayrılma hareketi de istikrarsızlığı artırır. Miloşeviç'in devrilmesiyle şiddet içeren milliyetçiliğinin yerine şiddet içermeyen milliyetçiliği getiren Sırbistan, Rus desteğiyle, çözümü engellemek için elinden geleni yaptı. Sırbistan, Kosova üzerinde egemenlik hakkını savunurken, oradaki Sırplar için de bağımsızlık istiyor. Amacı hâlâ, 'kendi topraklarında sadece Sırplar tarafından yönetilen Sırplar' durumunu sağlamak.
ABD ve AB'yse farklı bir vizyon peşinde: Balkanlar'ın demokratik dönüşümü, NATO ve AB'ye entegrasyonu. Ama daha da radikal milliyetçiler iktidara gelir korkusuyla, koşul dayatmaktan kaçındılar. Sırbistan eski askeri lider Mladiç'i savaş suçları nedeniyle Lahey'e teslim etmeyi reddetse de, ABD Belgrad'ın NATO'nun Barış İçin Ortaklık programına izin verdi. AB, Kosova müzakerelerindeki inatçılığına ve Bosna meselesine karışmasına rağmen, Sırbistan'la bir istikrar ve ortaklık anlaşması için görüştü ama henüz imzalamadı.
Yine de yatıştırılamadılar. ABD ve AB, bölgeye nihayet barış getirmek için kozlarını kullanmalı. Her şeyden önce Sırbistan'a, Bosna ve Kosova'nın Avrupa'ya doğru hareketini önleyemeyeceğine dair sert bir uyarı verilmeli. Sırbistan şimdilik AB ve NATO yerine radikal milliyetçilikle Rusya'yı seçiyorsa, kendi bilir. ABD'nin tehlikeye girmiş ciddi bir menfaati yok, Sırbistan da hatasını yakında anlar. AB'yse böyle bir ülkeyi kabul etmediği için mutlu olmalı.
Bosna'da, Dayton anlaşmasıyla sağlanmış uzlaşmayı baltalayacak her harekete, Bosna'nın 'yüksek temsilcisi'nin tam yetkisiyle karşılık verilmeli. Bosna'nın önde gelen Sırp ve Müslüman siyasetçileri ateşle bu kadar rahat oynayabiliyorsa, itfaiyenin hemen yanlarında olduğunu bildiklerinden...
Artık ellerinden kibriti de almak gerek. Kosova'da nihayet
BM Genel Sekreteri'ne rapor verilebildiğinden, ABD ve AB Kosova'nın bağımsızlığını tanımada anlaşmalı, önkoşul olarak Kosovalılardan Marti Ahtisaari'nın planını uygulamayı kabul etmeleri istenmeli. Plan Sırplara koruma ve Kosova'da uluslararası bir varlık öngörüyor. Sırbistan'ın plana direnmesi, Kosovalı Sırpların korunmasını da baltalıyor.
ABD, Müslümanları korumak için defalarca müdahale ettiğini göze sokmaya bayılıyor. Ama Bosna veya Kosova'daki şimdiye dek başarılı gitmiş müdahaleler trajik bir sonla biterse, bu iddia anlamını yitirir. İki bölgede de tatminkâr bir sonuç elde edilebilir. Bunun için ABD ve AB, Sırbistan'ın sorun çıkarmasını önlemeli, Kosova'nın bağımsızlık kazanmasını ve Bosna'nın tek parça kalmasını sağlamalı.

Kaynak: Radikal