Cumartesi günü Osmaniye'deydim. Osmaniye, Devlet Bahçeli'nin memleketi ve orada MHP'nin etkinliği biliniyor.
Acaba Osmaniyeliler, anayasa değişikliği konusundaki bir halk oylamasında MHP ile paralellik kurarlar mı?
Bunu sordum.
-Parti bilinci taşıyanların tavrı merkezle aynı olur dediler.
Peki MHP'ye oy veren herkesin tavrı aynı mı olurdu? Bunu da sordum.
-Halkın geneldeki eğilimi anayasa değişikliğinden yana. Buna MHP'ye oy vermiş ama "partici" olmayanlar da dahil, dediler.
Ben, bunun Anadolu'daki genel eğilim olduğunu düşünüyorum.
.....
MHP'nin anayasa değişikliği konusundaki tavrı gerçekten anahtar bir nitelik taşıyor. Bunu söylüyorum, CHP'nin direnişteki etkinliği, büyük ölçüde MHP'nin tavrı ile bağlantılı.
.....
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Urfa gezisinde gazetecilere, anayasa değişikliği üzerine şunları söylemiş:
"CHP'nin her konuyu Anayasa Mahkemesi tehdidiyle algılamaması lazım. Toplumsal algılamada Anayasa Mahkemesi sanki CHP'nin "arka bahçesi"ymiş gibi gösteriliyor.
Böyle bir durumda AYM'nin yapısı üzerinde eğer CHP'nin bir etkisi varsa, bu etkinin kaldırılmasını Anayasa'da değişiklikler kapsamında ele almayı düşünüyorlar.
Bunun da çıkış yolu AYM'nin görev ve yetkilerini yeniden tanımlamak, bir de oluşum şeklini gözden geçirmek. Eğer bugün 5-6 noktasında tıkanmış ve burada AKP olarak CHP'nin ağırlığını hissetmeye başlıyorlarsa, bunu çözebilmenin bir tek yolu var; Mahkeme üye sayının değişikliğe uğratılması ya artırılması. Bu artıştan sonra da atamaların kimler tarafından yapılması da bir defa daha gözden geçirilerek ya Meclis'e ya da cumhurbaşkanının inisiyatifine bırakmak suretiyle AKP'nin gelecekteki projelerine temel teşkil edebilecek bir yapının oluşturulması isteniyor. Bu yanlış, bundan kaçınmak lazım. Böyle bir müesseseyi zor anlarda iki parti arasında kıskaca almanın anlamı yok." (Vatan, Deniz Güçer'in haberi, 29 Mart 2010)
Bahçeli'nin sözleri kendi tavırlarının ne olduğu noktasında çok net değil.
Ancak iki şeye dikkat çektiğini söylemek mümkün:
1. Anayasa Mahkemesi'nin CHP'nin arka bahçesi gibi görüntü vermesi.
2. AK Parti'nin, değişiklik girişimi ile "gelecekteki projelere temel teşkil edecek bir yapı oluşturmayı amaçlaması."
Bunlardan birincisi, bir tespiti yansıtıyor: AYM, CHP'nin arka bahçesi gibi görünüyor tespiti çok önemli. Böyle bir tespiti yapan ve parlamentoda etkin gücü olan bir siyasi kadronun, AYM gibi sistemin çok etkin bir kurumunun sağlıklı hale getirilmesi için de bir projesi olmalı değil mi?
Kaldı ki MHP, AYM'nin bu yapısını, Anayasa'nın 10'uncu ve 42'nci maddelerinin 411 kişinin oyu ile değiştirilmesinde ve iptal edilmesinde bizzat kendi etinde kemiğinde hissetti. Çünkü o 411'in içinde kendi oyu da vardı ve iktidar partisi, biraz da MHP'nin çağrısı ile o değişiklik sürecinde rol üstlenmişti.
Soru şu:
MHP, AYM'nin bu "CHP'nin arka bahçesi gibi görünme" sorununun çözülmesi için ne yapacak?
Bahçeli'nin sözlerinin ikinci kısmı, sanki bu sorun sadece AK Parti'nin sorunuymuş gibi algılama eğilimini yansıtıyor. Demek istiyor ki, bu sorun AK Parti'yi rahatsız ediyor, o da gelecek için plan yaparken AYM'yi de ona uydurmaya çalışıyor.
AK Parti'nin planı ne? Buna dair bir şey yok Bahçeli'nin sözlerinde.
AK Parti, şayet yeni bir kapatma davasından endişe ediyor ve "parti kapatılması" riski karşısında tedbir alıyorsa, MHP'nin bu konudaki tavrı da net değil.
Baykal'ın son "Bursa nutku"na baktığımızda oradaki "masa devrilecek ve siz altında kalacaksınız" cümlesi, kendisi "uyarı" gibi sunuyor olsa da, daha çok bir "temenni"yi yansıtıyor gibi gözüküyor. Sanki başsavcının ve AYM'nin nabzını okuyor, oradan ne karar çıkacağını biliyor ve Bursa'dan tehdidini savuruyor!
Baykal'ın sözleri ile ana muhalefet ve yargı, böylesine bir iç içelik manzarası arz ediyor.
Bugün Türkiye'de aklı eren herkes de, "CHP artı asker" denklemi devre dışı kaldıktan sonra, sistemin ruhundaki CHP damarının "CHP artı Yargı" denklemi ile sürdürülmek istendiği değerlendirmesini yapıyor.
Bu görüntü, bir yük gibi taşındı geldi.
Ama artık Türkiye, ulaşılan siyasi bilinçle, demokratik bilinçle, kendine saygı bilinci ile bunu taşıyamıyor. Türkiye istiyor ki, yargı yargı olarak kalsın ve CHP zihniyetinin ipoteğinden kurtulsun.
Bu süreç başladı.
Peki MHP ne yapacak?
Bahçeli'nin "Arka bahçe" değerlendirmesini önemsedim.
Bu, temel bir değerlendirme ise onun siyasi tavır olarak gereği de yapılmalı.
AK Parti'nin benimsemediğiniz bir projesi varsa, rezervinizi koyun. Önerinizi yapın, değişiklik isteyin ama "Arka bahçe"nin devamına hizmet edecek bir duruş içinde de kalmayın.
Bahçeli'nin sözlerindeki müphemiyet, biraz "ne şiş yansın ne kebap..." izlenimi de vermiyor değil.
Ben şunu söylemek isterim.
-MHP, kendisine oy verenlerin anayasa değişikliği talebine öncülük etmeli, sollanıp geçilmemeli.
Kaynak: Buün