AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Dışişleri Bakanı Ali Babacan'la Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini konuşurken, "Ali biraz da diplomasiden bahset, dışişleri bakanı olarak neler yapıyorsun?" diye sordu.
Babacan, "Nereden başlayayım?" diye girdi söze ve başladı anlatmaya; "Kafkasya'da yoğun diplomasi trafiği yürütüyoruz. Geçen hafta Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbandyan'la görüştüm. Buraya Bakü'den geliyorum, orada mevkidaşım Memmedyarov ve Devlet Başkanı Aliyev'le konuştum. Bugün akşam Helsinki'ye geçiyorum, yarın AGİT toplantısına katılacağım. Cuma günü İstanbul'da yapılacak Afganistan, Pakistan ve Türkiye arasındaki üçlü zirveye yetişeceğim. Bölge sorunlarını masaya yatıracağız." Türkiye'nin dış politikada bu denli aktif rol oynamasına şaşıran Rehn, Babacan'ın temposuna hayran kaldı. Türkiye, gerçekten son yılların en yoğun diplomasi trafiği içinde...
Babacan'ın anlattıklarından, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilimi yatıştırmak için de çaba harcadığını anlıyoruz. Daha olayın patladığı ilk gün Babacan, ABD Dışişleri Bakanı Rice ile görüştü. İki ülke arasındaki krizin ciddiyetine dikkat çekti. Sonrasındaki gelişmeler Babacan'ı haklı çıkardı. Rice'ın Hindistan'ı ziyaret etmesinde Babacan'ın telkinlerinin de etkili olduğunu söylemek mümkün.
Bakü'den Brüksel'e geçerken sohbetin sonunda seçimleri sordum. "Hangi ülkedeki seçimleri soruyorsun, Ukrayna seçimlerini mi yoksa Avrupa Parlamentosu seçimlerini mi?" dedi. "Türkiye'deki yerel seçimleri." deyince, "Sahi ben Ankara milletvekiliyim. Adaylık sürecine müdahil değilim. Kimin aday olacağıyla ilgilenmiyorum. Daha önce olduğu gibi kampanya döneminde çalışmalara ben de katılacağım." dedi. Dışişleri Bakanlığı'nın zihni içerideki seçimler kadar diğer ülkelerin siyasî gelişmeleriyle de meşgul.
Aktif dış politikanın sonucu, Türkiye, ne söyleyeceği merak edilen ülke oldu. Brüksel'deki NATO zirvesinde toplantıyı yöneten Genel Sekreter, Babacan'a ilk başlarda söz verdi. Bunun nedeni, yakın zamanda Afganistan'ı ziyaret etmiş olması ve Türkiye'nin Kafkasya krizindeki rolü... Babacan, Afganistan'da yaşanan problemlerin daha fazla askerle çözülmeyeceğini, uluslararası camianın eğitim ve sosyal projelerle halkın yaşam standardının yükseltilmesi için çalışması gerektiğini anlattı.
Babacan, Brüksel'de ikili görüşmeler de yaptı. Avrupa Birliği'nin Orta Asya cumhuriyetleri ile ilişkileri geliştirmeye önem vermesi gerektiğine vurgu yaptı. AB'nin insan hakları ve demokrasi konusunda yaptığı açıklamaların Orta Asya cumhuriyetlerinin sert tepkisine ve AB'den uzaklaşmalarına neden olduğunu anlattı. Açıklamalarda daha toleranslı, daha yumuşak dil kullanılabilir. Rehn'e 'Orta Asya ile ilgili özel politikalar geliştirilmeli' dedi
Babacan'la çıktığımız 5 günlük seyahatin son durağı Helsinki'deyiz. Brüksel'in havasına 'kasvetli' diyorduk ama daha kötüsü varmış. Sabah 9'da doğan güneş, 15.00 sularında batıyor. Gündüzü kısa; gecesi uzun. Hava karanlık. Helsinki'de AGİT zirvesi var. Soğuk Savaş döneminde kutuplar arası gerginliğin azaltılması amacıyla kurulan AGİT toplantısına ilgi yoğun, 50'nin üzerinde dışişleri bakanı burada. Bugün sona erecek zirveye tarihinde ilk kez bu kadar fazla bakan katılıyor.
Gündem ise Rusya ve Kafkasya... Rusya, yeni bir güvenlik paktı istiyor. Buna ABD ve NATO soğuk bakıyor. Çünkü bu girişimi, Rusya'nın uluslararası arenada nüfuzunu genişletme çabası olarak değerlendiriyor. Türk dış politikasının sıcak konusu Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorunu Minsk Grubu'nda ele alındı. Babacan, Ermenistan ve Azerbaycan dışişleri bakanları ile ayrı ayrı görüştü.
Uluslararası zirveler Türkiye'nin dünya gücü olma yolunda epey mesafe aldığını gösteriyor. Babacan ise yoğun temposuyla o yolun taşlarını döşüyor.
Kaynak: Zaman