Erkan Mumcu!..
Sen devletin yarattığı bir kulsun. Milletin yanında olamazsın
Çıkmış meclis grubunda din ve ahlak dersi veriyorsun
Evet ama bu senin işin değil, bil ki tiksinti veriyorsun
Aldığın abdest ancak senin kılacağın namaza yeter.
Bildiğin tüm ayetleri önce kendine oku. Sesinin desibeli mabedine zarar veriyor. Millet yoluna hizmet için alnını koyduğun seccade kirli ayaklardan kalma kokular taşıyor.
Müslümanım diyen herkes dinini devlete borçludur* diyorsun.
Yuh olsun sana yuh olsun!...
Müseyleme"nin başkumandanı gibi kılıcını topuklarınla bilemiş, bir kör dövüşünün içinde vaveyla edip geziniyorsun
Sen dinini devlete borçlusun çünkü
Sen seküler bir paganizmin yeni din havarisisin.
Dinini devletine borçlusun. İmanını Allah"a.
Sen hangi dinini devletine borçlusun ve imanını hangi Allah"a ?
Saçmalıyorsun ve illetle tiksinti veriyorsun.
Muhalefet olup iktidarın ahvalini naklederken, temsil ettiğin ahlaktan ikrah ile iğrendiriyorsun.
Garabet resmediyorsun.
Ne siyaset biliyorsun ne de mücadele ilmini. Goygoycu ve kolpacı retoriğinle, içi boş artistik belagatinle, peltek ve şımarık üslubunla zaten ayaktakımı işi haline gelen siyaseti zul ve zelil ediyorsun.
Siyaset değil tuluat yapıyorsun. Şımarık kantocuların yapma ve iğreti tavırlarıyla kullandığı gibi kullanıyorsun çıktığın sahneleri.
Evet, sen siyaset yapmıyorsun, bir dedikodu kültürünü gösterime sokuyorsun. Kendini büyük bir misyona adadığını düşünüyorsun ama millet merkezli bir misyonun(!) komisyonculuğunu yapıyorsun. Bunu yaparken de beleş bulduğun her şeye kendince bir değer katan samanpazarı muhtekirleri gibi milleti mekkare yerine koyuyorsun.
Gençsin ama ortaçağdaki yalancı peygamberlerin velveleci vaazlarını tekrar ediyorsun. Tercihlerin kötü, tenkitlerin gayri ahlaki, tespitlerin kof ve çürük, tezlerin boş ve güdük. Kendi hezeyanlarına iman ediyorsun.
Siyaset paganizminin nevrotik mümini olarak birebir boyutundan daha büyük basılan afişlerin karşısında narsistik bir şehvetle kendine tapınıyorsun.
Meccani bir payeyi bile husumet ve hamasetle harcıyorsun. Durduğun yerde koşuyorsun. Koştuğun yerde senle koşan arkadaşlarına çelme takıyorsun. Düşman olmayı iyi biliyorsun. Ama düşmanlığın da mücadele ilmi içerisinde bir onuru olduğunu düşünmüyorsun.
Kaçkın ve kovulmuş yoldaşlarınla doldurduğun kaleyi bile muhafaza edemiyorsun. Miras düşmanısın ve sana bırakılanı ikbal uğruna harcamaktan kaçınmıyorsun.
Parti yönetiyorsun. Ve babacan tavrıyla tiksinti veren zekânı bir vahiy gibi telkin ediyorsun. Devlet arazisine gece kondu yapmış işgalci ahalinin izan ve insiyakıyla tepki gösteriyorsun. Ve bunu millet uğruna kahramanlık zannedip büyük zaferlerin hayalini kuruyorsun. Hayalinde kurduğun imparatorluğun azameti karşısında kendini inkâr ediyorsun. Sonra kaçıp kaçıp bir umud içre kendi yalanlarına sığınıyorsun.
Kürt meselesini bilmiyorsun, ulusal güvenlikten anlamıyorsun, diplomasiden çakmıyorsun. Bu ülkenin Müslümanını ve komünistini, milliyetçisini ve mukaddesatçısını savunacak kaç adam var kadronda onları bile hesaplamıyorsun.
Nasıl kodum oturttum mantığıyla saldırıyorsun mütemadiyen. Desinler kosunlar diye konuşuyorsun. Ve dedikodu siyasetinin vay besi oluyorsun.
Sen hangi doktrinin, hangi ülkünün ve hangi milletin temsilcisi olduğunu zannediyorsun. Sen bütün doktrinleri, bütün idealleri ve millet deyip mekkare yerine koyduğun bu ülkenin yurttaşlarını şirret gösterilerine seyirlik bir malzeme olarak kullanıyorsun.
Sen siyaset yapmayı, maaşlı memurlarla munzam ve müesses bir kurumun başında olmak gibi bir şeyle karıştırıyorsun. Onun için istifa ettirdiğin danışmanlarınla siyasete bürokratik bir şekil vermeye çalışıyorsun. Siyasette şeffaflıktan bahsediyorsun ama ANAP Genel Merkezi binasını birbirinden yalıtılmış bin odaya bölerek gizli ilişkiler yaratıyorsun.
Millete iktidarın ahlaksızlığından bahsederken kendi ahlakının gerektirdiklerini unutuyorsun. Söylediklerinle iktidarın icraatlarına eleştiri (haklı-haksız) yöneltmekten bir adım ileri gidemiyorsun.
Car car bağırmaktan ve sözümona hesap sormaktan milletin başını ağrıtıyorsun. Simsarlık yapıyorsun ama ne sattığını sen de bilmiyorsun. Kış kabağına yeni isimler arıyorsun. Kendi elinle helvadan yaptığın puta saygı gösteriyor ve acıktığında gözünün yaşına bakmadan yiyorsun.
Açıkçası bir reality show kadar gerçekçi olsan da, mide bulandırıcı VTR lerle programını sunuyorsun.
Kokoz ve kakavan bir felsefenin sefalet sınırında beyhude dolaşıyorsun.
Basite doğru mükemmel olmaktan çok, mükemmele doğru basitleşiyorsun.
Erkan olup ol Tayyip"in ahvalini naklederken, edep ile ahlaktan ikrah ile usandırıyorsun .
* 22 Mayıs TBMM Grup konuşması.