Aya silah köprüsü!

Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin silahlanması karşısında Ruslar işin anlamsızlığını anlatmak için şu ifadeye başvururlar: Türkiye için fazla bizim için az. Bu zaviyeden bakacak olursak; ABD pek de kendilerinin kullanamayacağı silahları ve silah teknolojilerini Suudi Arabistan’a satıyor, yığıyor. Bir dönemler İsrail lobisi, AWACS tipi ve benzeri silah satışları için Kongre’de Suudi Arabistan’ı sıkıştırıyor ve ona kök söktürüyordu. Gerçekte bu bir İsrail paranoyası değilse ne anlama geliyordu? Ya da kendilerinin önemini vurgulamak için gelen müstesna bir münasebeti fırsata dönüştürmek değilse başka ne anlama gelebilir? Gerçekten de Kral Faysal döneminde İsrail lobisi istese de istemese de ABD bu ülkeye benzer silahları satar mıydı?  Bununla birlikte, ABD ekonomisi belini petrol paralarıyla doğrultuyor ve silah fabrikaları da Araplara silah satarak ayakta kalıyordu. Kim bilir kaç defa Araplar İngiliz veya Fransız silah sanayisinin batmasını bu tarz büyük alışverişlerle önlemiş ve son anda kurtarmışlardır. Son haftanın konusu ABD’nin Suudi Arabistan’a silah satışıydı. İsrail’den kayda değer bir itiraz gelmedi. Yine aynı haftanın başka bir ruznamesi veya ajandası Rusların İran’a S-300 füzeleri satışını askıya almalarıydı. Lakin buna mümasil Suriye’ye silah satışları gündemdeki yerini koruyordu. İsrail derhal Rusya’ya ültimatom verdi ve Suriye’ye satılacak silahlara mukabil kendilerinin de Rusya’nın düşmanlarına silah satacaklarını duyurdu. Yani Rusları bir anlamda tehdit ettiler. Bu ne anlama geliyor? Anlamı şu: Siz Suriye’ye silah satarsanız biz de Gürcistan’a silah satarız. Yani sizinle dişe diş ve göze göz mücadele ederiz. Lakin ABD ile Suudi Arabistan pazarlığı cesamette en büyüğü. Diğerleri yanında devede kulak kalır.

*

Bu, asrın silah pazarlığını ilk duyuran gazete İngiliz finans piyasalarının gazetesi Financial Times oldu. Okurlarına ABD'nin, Suudi Arabistan'a 60 milyar dolarlık silah satışına hazırlandığını bildirdi. Haberi veren Financial Times gazetesi, ABD tarihinin en büyük silah satışlarından biri olan bu anlaşmanın, ABD Kongresinden yağdan kıl çekercesine sorunsuz geçmesinin beklendiğini kaydetti. İster istemez gözler İsrail’in alışıldık muhalefetine çevrildi. Satış 84 adet F-15 savaş uçağı ile Blackhawk ve Apache helikopterlerini de içeriyor.  Satışın ABD Kongresinden geçmesi konusunda İsrail'den bir engelleme gelmesinin beklenmediği kaydedilen haberde, hem Suudi Arabistan'ın hem de İsrail'in İran tehdidinden kaygı duydukları, bu nedenle İsrail'in bu satış karşısında endişesiz olduğu ifade edildi. Yine de İsrail her zamanki gibi hafif tertip mızıkçılık yapmaktan kendini alamıyor. Bu pragmatik mızıkçılığıyla yeni kazanımlar da elde ediyor zahir.   ABD yönetimi, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'a, satılacak F15'lerin "üstün teknolojilerle donatılmayacağı" konusunda güvence verdiği kaydedildi. Diplomatik kaynaklar, Suudi Arabistan'ın satın alacağı silahlar ile ilgili olarak İsrail'e detaylı bilgi aktarılacağı konusunda da bu ülkeye güvence verildiğini doğruluyorlar. İsrail’in bütün Arap dünyasına karşı stratejik silah üstünlüğünü muhafaza için de kurulu denklem bozulmuyor. Buna göre, Suudi Arabistan'ın F-15'leri aldığı sırada İsrail'in de daha üstün olan F-35'lere sahip olması konusunda bu ülkeye teminat verildi. Bunu teyit eden İsrailli bir yetkili ağzı kulaklarında şunları söylüyor: "İsrail'in askeri üstünlüğünün korunması konusunda ABD ile yapıcı bir müzakere süreci içerisindeyiz." 

Satışla ilgili olarak Kongrede ön görüşmeler yapılıyor. ABD yönetiminin bu satışla ilgili olarak Kongreyi resmen bilgilendirmesinin ise en erken gelecek ay olabileceği söyleniyor.

*

Peki, bu silahlar ne işe yarayacak? İleri sürüldüğü gibi İran’a yönelik korkuları bastırmak için kesilen bir fatura bedeli mi? Gerçekten de bir işe yarayacak mı? Bilinmez. Lakin Arapların bugüne kadar silah için harcadıkları meblağ veya para Kaf Dağını çoktan geçti neredeyse aya köprü olur. Bu ifade gelişigüzel ve ulu orta söylenmiş bir ifade değil. Literatüre geçmiş bir gerçek. Ünlü Mısırlı düşünür ve yazar Fehmi Şinnavi (Fehmi Huveydi değil) El Fıkhu’s Siyasi adlı eserinde Arapların silaha yatırdıkları para konusunda ilginç bir detay veriyor. Araplar silahları ilaç gibi görüyorlar ve Müsekkin gibi kullanıyorlar. Bugüne kadar satın aldıkları silahları İsrail korkusundan dolayı almadılar veya bir Filistinli köyünü kurtarmak için kullanmadılar. Mısır’ın 1948’deki bozuk silahlarını veya benzerlerini bir kenara bırakır ve saymazsak. Aksine, birbirlerinden korktukları veya birbirlerini korkutmak niyetine bu silahlara sahip oldular. Fehmi Şinnavi, hesaplamalara göre silahlara harcanan paranın değerinin Bahreyn ile Suudi Arabistan arasına değil, dünya ile ay arasına altından bir köprü inşa etmeye ve kurmaya yeteceğini haber veriyor ( El Fıkh es siyasi, Dr. Fehmi Şinnavi, El Muhtar el İslami Yayınları, s: 40).

Bu yine de eski bir hesaplama. Geçen vakti de dikkate alacak olursak şimdi o köprü Jüpiter’e kadar uzanmıştır. İster inan isterse inanma. Lakin bu silahlar bir tek Filistin köyünün kurtarılmasına bile hizmet etmemiştir. Toprak istirdadı için harcanan bu paralar maksada hizmet etmediği gibi aksine boş yere Arapların kesesinden çıkıyor, İsrail’in müttefiki Amerikalıların cebine akıyor. Ne ülkeleri kurtarıyor ne de fakirlerin makus talihini yeniyor.