Avrupa'yı mahvetmeden çek git!

Siz ve biz kıta Avruplılar arasında gitgide çirkinleşmeye başlayan bir uzlaşmazlık var. Yakın tarihiniz, size karşı sınırsız bir hayranlığı haklı kılmaktadır. Demokrasinin ve insan haklarının mucidi sizsiniz; dünyaya asırlarca siz hâkim oldunuz. Okyanusların ve sonra da dünya finansının ilk hakimleri de sizdiniz. Kıyamet tehdidi geldiğinde, cesaretiniz ve sebatınız onur ve özgürlüğü korudu.

Bunları biliyoruz ve bu haftaki anma programı dâhil söylemekten de çekinmiyoruz. Size borçluyuz. Ancak bu, bize hor ve hakir muamele edip bize karşı ikiyüzlülük yapma hakkı tanımaz.

Avrupa'dan hazzetmiyorsunuz. Bu sizin hakkınız ve anlaşılabilir bir şeydir. Ama yine de 42 yıl evvel bir yanlış anlama üzerine birliğe katıldınız. Sizin adınıza konuşan Winston Churcill'in 1946'da Zurih'te yaptığı müthiş konuşmada ortaya koyduğu Avrupa projesinin gerçek anlamını asla paylaşmadınız: “Bir tür Avrupa Birleşik Devletleri kurmalıyız....İngiltere, İngiliz Uluslar Topluluğu, güçlü Amerika—ve inanıyorum ki Sovyet Rusya... yeni Avrupa'nın dost ve sponsoru olmalı, yaşaması için onu desteklemelidir.”

Kulak vermiyor musunuz? Bu bir devin paylaştığı, diğer bir devin, Charles de Gaulle'ün ona katıldığı fikirlerdir.

Ticaret istediniz. Başka bir şey düşünmediniz. Başkan de Gaulle'ün gidişiyle birlikte katılma şansı elde ettiniz. Ancak bu noktadan itibaren entegrasyon yönünde küçücük adımlara hatta ortak kararların azıcık genişlemesine bile izin vermediniz.

Avrupa Birliği ticaret yaptı ki bu size uygundu zira kendini ekonomik birlik olarak tanımlamıştı. Ancak ekonominin tam da kalbinde yer alan vergilendirme, çatışma çözümü hukuku, sosyal politikalar söz konusu olduğunda oybirliği üzerinde ısrar ettiniz. Felç etmeyi tercih ettiniz. Birçok ülke siz alkışladı, kazanımınıza gıpta etti ve katılmak istedi. Her bir genişlemeye destek verdiniz; biz de. Birliği sulandıracağını bile bile. Fakat birliğin derinleşmesine asla izin vermediniz. Avrupa çıkmaza girdi, kötü yönetildi; ekonomik dev olurken siyasi cüce kaldı.

Avrupa Topluluğunun çapı ve başarısı en nihayet sırf ekonomik birlik olarak kalmanın anlamsız olduğunu gösterdi. Diplomasi, savunma ve adâlet mekanizması ayağa kalktı. Siz ise ortak siyasi eylemleri sınırlı bir kaç duruma ve örneğe hasretmekte başarılı oldunuz.

Maastricht Anlaşması'nın başarısızlığından ve dar bir oylamadan geçmesinden dolayı size müteşekkiriz. Amsterdam ve Nice anlaşmalarının ve anayasa konvansiyonunun fiyaskoyla sonuçlanması için pek bir şey yapmanıza da gerek yoktu çünkü çok az şeyi değiştirebilmişlerdi. Felç kesindi zira istediğinizi çoktan almıştınız. Ancak işleri daha da kötüye vardırmalıydınız. Ortak kurallardan hoşlanmadığınızda “paramı geri isterim” türü anlaşmalarla onlara zarar verecek düzenleme ve değişiklikler talep ettiniz. En nihayet size uymayan politikalardan hepten çekilme hakkı aldınız.

Fakat talepleriniz çok çirkinleşti. Bu felç ve öfke sırasında kıtada güçlü-kudretli liderlere duyulan arzu arttı.

Belçika'dan Jan-Luc Dehaene ve Lüksemburg'dan Jean-Claude Juncker sizi rahatsız etmemeliydi ama federalist olmaları, seslerinin güçlü çıkması ve kolayca kenara itilemeyecek olmaları sizin için yeterliydi. 10 yıl zarfında iki veto için yürek isterdi. Ve siz becerdiniz.

Avrupa bundan dolayı can çekişiyor. Son seçimler bunu teyid etmiştir. Engelleyemediğiniz ama yazılmasında yine de bulunduğunuz ve bu yüzden de sizin etkinizi taşıyan Avro bile zayıf durumda ve sizin sayenizde mümkün olabilecek bir denetim yokluğundan dolayı kıvranıyor.

Bu konuda yalnız olmadığınızı biliyorum. Ortak bir Avrupa çıkarını tanımayı ve takdir etmeyi reddetme, kendi ulusal çıkarını her daim önceleme gibi fikirleri piyasaya sürerek herkese bulaştırdınız. Hiç kimse mükemmel değildir. O halde hiç değilse hak ettiğiniz bu ödülü kabul buyurun.

Aramızdaki sebatkârlar, Avrupa seçimleri öncesinde bu felakete bakarak kuralları daha demokratik kılmaya çalıştılar. Bu yüzden de Avrupa parlementosundaki çoğunluğun Avrupa komisyonu başkanını seçmesinde mutabık kalındı. Özü değiştirdiği söylenemese de bir başlangıçtır ve kamu çıkarını ve yakınlaşmayı sağlamanın bir yoludur. Ben şahsen oyumu Martin Schulz için kullandım çünkü komisyonun başında para kökenli birini görmek sıkıntılı olacaktı. Fakat insanlar konuştu. Nisbî olsa da bir çoğunluk var; lideri ise Jean-Claude Juncker. Gözüpek ve yürekli bir federalist. Demokrasi, onun Avrupa Komisyonu'nun başkanı olmasını talep ediyor. Ancak siz bunu engellemek istiyorsunuz. Daha demokratik bir Avrupa'nın ortaya çıkabileceği bir süreci kesintiye uğratmak istiyorsunuz. Avrupa'yı, ihtiyaç duyduğu demokratik güç ve meşruiyeti bulmaktan men ediyorsunuz. Bu şartlarda seçilmiş bir lider zayıflatılabilir. Ancak istediğiniz tam da bu. İç demokrasi olmazsa Avrupa değersizdir ve Avrupa kan kaybetmektedir. Siz de bizi küçümsediğiniz o Avrupa'ya geri gönderiyorsunuz. Buna ne hakkınız var? Ama sakının, bu aşağılama geri tepecektir. Sonunda haklı çıkacaksınız.

Şimdi de birlikten çekilmek ister gibi yapıyorsunuz; halkınızın çoğunluğu bundan şüphe duymuyor. Ancak oluşması için katkıda bulunduğunuz fesatta nakite çevireceğiniz bir alacak hesabınız var geride. O yüzden gidecekseniz herşeyi mahvetmeden önce çekip gidin.

İngiliz olmanın zerafetle eşanlamlı olduğu zamanlar vardı. Gelin Avrupa'yı yeniden inşa edelim. Zerafetinizi yeniden kazanın. O vakit saygımızı da kazanacaksınız.

Kaynak: Guardian. Makalenin orjinali Fransız Le Monde gazetesinde yayınlanmıştır.
Dünya Bülteni için çeviren: Turgut Fidan