İslamiyet’in 6 milyon Müslüman’ın yaşadığı Fransa’da ikinci din olmasına rağmen, Fransız hükümeti peçe yasağında ısrarlı görünüyor. Hükümet, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, başbakan, parlamento başkanı ve parti liderlerinin katıldığı olağanüstü toplantının sonucunda bu amaçla bir yasa tasarısı hazırladı.
Hükümet sözcüsü, yasa tasarısının mayıs ortasında bakanlar kurulundan geçirilmesinin planlandığını, temmuz başında tartışılması ve oylanması için parlamentoya sunulacağını; yasağın sadece kamu kuruluşları ve hükümet binalarıyla sınırlı kalmayıp bütün alanları kapsayacağını; peçeli kadınların sokaklarda görünmesinin engelleneceğini ve peçeye bu kadınların evlerinde izin verileceğini ifade etti.
İşin aslı şu ki, Fransa’daki başörtüsü krizi, üç Faslı öğrencinin Paris’in banliyösündeki Gabriel Havez ortaokulundan atıldığı 1989’a kadar gidiyor. O dönemde ülkede görülmemiş bir medya kampanyası baş göstermiş ve okullarda başörtüsü takılmasının laikliğe açık bir meydan okuma oluşturduğunu düşünenlerle, başörtülülerin okuldan atılmasının Fransızların bir kısmını eğitim hakkından mahrum bırakmak anlamına geleceğini düşünenler arasında sakinleşmeyen bir tartışma yaşanmıştı.
Nihayetinde, Fransız solu başörtülü kadınların Fransız toplumuna entegre olması yönündeki tezini kabul ettirmekte başarılı oldu ve sağ çevreler adı geçen okulu savunmayı bırakmıştı. 2003’te bu krizle ilgili bir gelişme daha yaşandı. Zira Henri-Vallon lisesi yönetimi bu sebeple iki öğrenciyi kovmuş ve bu kriz o dönemde birçok soruna yol açmıştı. Hatta Le Nouvel Observateur dergisi 2003’te, 400 benzer vaka yaşandığına dair bir istatik çıkardı.
Bu krizdeki dikkat çekici nokta Sarkozy’nin tutumu. Zira kendisinin tavrı 180 derece değişti. Sarkozy içişleri bakanıyken, hükümetin başörtüsünü okullarında yasaklama niyetine itiraz etmişti. O dönemde, ‘okullarda dini sembolleri engelleyen bir yasayı çıkarmaya gerek olmadığını’ belirtmiş, yasağın Müslümanları tecrit edeceğini ve onları daha radikal tutumlara iteceğini eklemişti. Dolayısıyla, devam eden bu krizin şaşırtıcı tarafı, Sarkozy’nin cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra peçe yasağına ilişkin tutumunu değiştirmesi. Geçen yıl parlamentoda yaptığı konuşmada ‘kadını başından parmak uçlarına kadar örten burka veya peçenin Fransa’da hoş karşılanmadığını ve kadını uzaklaştırmanın bir işareti olduğunu’ belirtti.
Faşist akım diriliyor
Fransa ve diğer Avrupa ülkelerindeki peçe veya başörtüsü yasağı, 11 Eylül’den bu yana ırkçı bir akımın benimsediği ve Avrupa kültürüne hâkim olan yöntem çerçevesinde gerçekleşiyor. Bu ırkçı akım, Batı emperyalizminin 19. yüzyılda Arap ve İslam ülkelerinin yanı sıra üçüncü dünya ülkelerini işgal etmesine meşruiyet kazandırma girişimi kapsamında hâkim olan eski ırkçı söylemi canlandırdı.
Bu ırkçı akım son 10 yılda Avrupa ülkelerindeki Arap ve Müslüman kökenli milyonlarca göçmenin varlığından epey rahatsızlık duyduğunu ortaya koydu. Bu kadar çok sayıda göçmenin birçok sorunun garantisi olması doğal. Fakat Fransa’daki peçe yasağı krizinin körüklenmesi Avrupa toplumundaki faşist akımın söyleminin bir sonucu; İslamofobik akımın belirli aralıklarla başlattığı kampanyalar da bu bağlamda ele alınmalı.
(Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 5 Mayıs 2010)
Kaynak: Radikal