Avrupa'nın bahaneleri

Avrupa ile bütünleşmeye engel teşkil eden hususları iyi incelememiz lazım. AB kriterlerini kabul etmek aslında hukuki normları benimsemek demektir.

Türkiye şu anda AB hukukunu iktisadi ve siyasi olarak zaten yürürlüğe koymuştur.

Problem nedir, Batı Avrupa ile Türkiye arasındaki sıkıntılar nelerdir?

1-Türkiye bölgesel açıdan dengesizlik içinde ve aynı zamanda sosyal sınıflar arasındaki uçurumun büyük olduğu bir ülkedir. Avrupa’nın bahanelerinden birincisi bu husustur. Batı Avrupa ülkelerinde Lorenz eğrisi diye ifade edilen; iktisadi eşitlik ve sınıflar arasında bölüşüm bakımından eşitsizliğin en asgari düzeye çekildiği sağlam bir nüfus yapısı mevcuttur.
 
Yunanistan teknolojide bizden geridedir. Mesela bizde daha iyi mühendis ve doktor yetişir. Ancak, Yunanistan bile iktisadi bölüşümün ve sınıflar arasındaki dengesizliğin asgaride olduğu bir ülke konumundadır.

Genç nüfus bir avantajdır. Ancak bütünleşme esnasında , diğer AB ülkelerine yayılırsa ve üretkenliğini arttırarak AB pazarından yararlanırsa ülke zenginleşir. Fakat nüfus olarak yaşlanmış diğer bütünleştiğimiz ülkelerin yükünü alırsak, o zaman işin üzerinde düşünmek gerekir.

Demografik çalışmalar gösteriyor ki, 2030 yılında  Türkiye’nin genç nüfusu zirveye çıkacak ve nüfus artışı azalarak çok dinamik bir yapı kazanacak. Bu avantajın çok iyi kullanılması gerekmektedir.

2-Kültürel  kimlik konusu; Batı Avrupalının ister inançlı Hıristiyan olsun ister inançsız, az okumuş, çok okumuş, ateisttir, monarşisttir, komünisttir, işçidir, köylüdür hiç mühim değildir. Bu insanların ortak bir referansı ve toplumsal bir temeli yani bir kültürel kimliği vardır.

Batılı adam dinsiz de olsa kiliseye saygı duyar. Bu herkes için bir temeldir. Batı da Hıristiyan diye bir adam var.

Bu kültürel kimlik bir Yahudi için de geçerlidir. Şeriatın emrine uymasa da hatta inanmasa da bir ulusal kimliği vardır. İki bin yıl yabancı diyarlarda yaşayan oraların değerlerinden beslenen ancak kendi ecdadından almış olduğu kültürel referansları ve  kimliği muhafaza eden bir Yahudi insanı vardır.

Worldman diye tarif edilen ‘dünya insanı ‘zaten kavmi kişiliğini yok saymadan, kültürel referanslarını yitirmeden, diğer milletler arasında onların kültürlerinden beslenerek uyum içinde yaşamayı becerebilen insandır. Yoksa  Worldman her kılığa kolayca girebilen kendi kültürel kimlik ve referansını yok sayan bir adam değildir.

Türkiye’nin Batı Avrupa’dan algılanan kültürel kimliği Müslümanlıktır. Ancak Türk insanın inançlı, oruç tutan  namaz kılan, inançsız, ateist,  işçi, köylü, zengin, fakir kendini Müslüman kültürel kimlikle tarif ettiğini söylemek zordur. Kültürel kimlikte çeşitlilik mevcuttur.

Milletin  ortak kültürel kimliğinin  tahribata uğraması  bu kimlik çeşitliliğini arttırır. Birlik beraberlik ve dayanışma ruhunu yok eden referansları bölünmüş bir toplum meydana gelir.

Türk toplumu kültürel kimlik bakımından kutuplaşmalar içinde bulunsa bile, Batı açısından Türkiye’nin kültürel kimliğinin referansı İslam kabul edilmektedir. Bütünleşme açısından Batının bahane ettiği  asıl sıkıntılarından  biri  de bu meseledir.