İsviçre'ye ve sağ kanadın esir aldığı diğer Avrupa ülkelerine sorum şu: Suudi Arabistan ne zaman rol modeliniz haline geldi? İsviçreli seçmenlerin yüzde 57.5'inin Müslümanların minare inşa etmesinin yasaklanması lehinde oy vermesinden önce bile, İsviçre'nin kendisine dair sunduğu 'hoşgörü diyarı' imajının sorunlu olduğu açıktı.
İsviçre Halk Partisi (SVP) 2007'de iktidara geldiğinde, ülke bayrağından siyah bir koyunu tekmeleyerek atan beyaz bir koyunun resmedildiği bir poster kullanmıştı. SVP'nin pazar günkü referandumdan önce kullandığı posterler de, fallik bir görüntü verilmiş minarelerin önünde duran, simsiyah giyinmiş kadınları gösteriyordu. Bu ırkçılık referandumu ateşleyen bağnazlığı besledi.
O zaman çanlar da susturulsun
Referandum sonucu tahmin edileceği gibi 'İslamofobi' çığlıklarının kıvılcımını çaktı, fakat İsviçre'nin 400 bin Müslümanı için durum (henüz) dehşet verici değil. Önceden inşa edilmiş dört minare oylamadan etkilenmedi ve ülkede hâlâ 150 tane ibadet yeri var. Dahası, kıtanın en yüksek düzeydeki insan hakları gözlemcisi olan Avrupa Konseyi yasağın temel özgürlükleri ihlal edebileceğini belirtirken, İsviçre adalet bakanı da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin oylamayı reddedebileceğini söyledi.
Fakat mesele, Müslümanların İsviçre'de minare inşa edip edemeyeceğinden daha mühim. Avrupa göçmenlerine nasıl davranacağına dair sorularla yüzleşmedikçe, sağ kanadın utanç verici patlamalarıyla sarsılmaya devam edecek. Bu patlamalar, Avrupa'yı herhangi birine insan hakları ve özgürlükler konusunda ders verme hakkından mahrum bırakıyor.
Avrupa, sağcı siyasetçilerin haklarında ağızlarına geleni söylemeye bayıldığı 'yabancılar'a bağımlı, yaşlanan bir kıta. İsviçre'deyse göçmenlerin ve hatta çocuklarının bile vatandaşlık alması zor.
Kilise, cami ve sinagogla devletin ayrılması gerektiğine inanan bir Müslüman olarak, insanlar siyasal İslam'a karşı çıktıklarını söylediklerinde kulak kesilirim. Fakat İsviçre'deki milliyetçi partilerin yaptığı gibi, minarelerin siyasi İslam'ın sembolü olduğunu söylemek saçmalık. Minareler insanları namaza çağırmak için kullanılıyor, İslami siyasi gruplara adam toplamak için değil. SVP ezanı çok gürültülü buluyorsa, kilise çanlarını da susturduğunu görmek isterim.
Seçmeni korkutmak için 'siyasal İslam' kuruntularını gündeme getirmek, bir ideolojinin azınlık ve kadın haklarına karşı çıkması gibi asıl tartışılması gereken endişeleri zayıflatıyor. Ve Avrupa'nın Müslümanları için zorlu sorular bunlar. Avrupalı Müslümanların da arasında korku üretip dışlayıcı bir İslam telkin eden bir kanat var. Bu kişiler, Müslüman olmayan sağ kanat için harika bir bahane. Fakat bu görüşleri bir miktar ahlaki etkiye sahip olsa da, SVP'nin siyasi gücüne yaklaşamıyorlar bile.
Bu arada Müslüman dünyadan gelen kınamalar karşı konulması gereken bir diğer ikiyüzlülüğün altını çiziyor. Örneğin Mısır müftüsü yasağı 'inanç özgürlüğüne bir saldırı' diye kınadı. Mısırlı Hıristiyanların kilise inşa ederken çektiği zorlukları da kınasaydı onu daha çok ciddiye alırdım. Mısırlı Hıristiyanlar kilisede sadece onarım yapmak için bile güvenlik izni almak zorunda.
Vahabi olmayanın işi zor
Geçen yıl Katar'da (haç, çan veya çan kulesi olmaksızın) ülkenin ilk Katolik kilisesi açıldı; böylece Suudi Arabistan Körfezi'de Müslüman olmayanların ibadethane inşa etmesini yasaklayan tek ülke olarak kaldı. Suudi Arabistan'da, Vahabi cemaatinin üyesi olmayan Müslümanlar için bile ibadethane inşa etmek zor; sözgelimi Şiiler düzenli olarak ayrımcılıkla karşılaşıyor.
Bağnazlık her durumda kınanmalı. Müslüman çoğunluklu ülkeler başka yerlerde azınlık olarak yaşayan Müslümanların kötü muamele görmesini eleştirecekse, kendilerinin kötü muamelelerinin de irdelenmesine hazırlıklı olmalı. Müslüman olmayan milyonlarca göçmen işçi Suudi Arabistan'ın inşasına yardım etti. İnsan hakları grupları onların köle gibi çalıştırılmasını uzun zamandır kınıyor. Müslüman ülkeler yanı başlarında yaşanan bu bağnazlığı eleştirmeye gönülsüz. Avrupalılarsa, referandumdan çıkan yasağın kendilerini de bu yöne doğru götürdüğünü göz önünde bulundurmalı. (1 Aralık 2009)
Kaynak: Radikal