İtalya, 22 yıl öncesine kadar Avrupa'nın nükleer güce sahip önemli ülkelerinden birisiydi. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından nükleer güce geçen İtalya, bu alanda Avrupa'nın öncülerindendi. İlk nükleer santralini 1958 yılında inşa etmeye başlamış, bu sayıyı 1980'lerde dörde çıkarmıştı.
Ancak, 1987 yılında Ukrayna'da meydana gelen korkunç Çernobil nükleer kazasından sonra İtalyan kamuoyu da diğer Avrupa ülkelerinin kamuoyları gibi nükleer santrallere karşı tepki göstermiş, sonuçta ülke 1987 yılında yapılan referandum sonucu nükleer gücü devre dışı bırakma kararı almıştı.
Bu karar şüphesiz 22 yıl önceki bir karar ve bu karardan yana dünyada pek çok şey değişmiş bulunuyor. Nitekim son birkaç yıldır hem İtalyan devleti hem de kamuoyu nükleer güce eskisinden çok farklı bakıyor. Konuyla ilgili anketler bugün İtalyanların yüzde 60'ının ülkelerinde yeni nükleer santraller yapılmasına olumlu baktığını ortaya koyarken kamuoyunun yıllar içinde değişen şartlar sonucu değiştiğini de gösteriyor.
Değiştiren de elbette en başta son yıllarda gittikçe artan enerji maliyetleri ve doğalgaz, petrol gibi ana kaynaklarda güçlenen dışa bağımlılık. Bunlara ilaveten sera gazı emisyonları ve bunun iklim değişikliğine yol açtığı, dolayısıyla fosil yakıtlardan vazgeçme arzuları da bu meyanda diğer tali sebepler olarak sayılabilir.
Nitekim, bu sebeplerin sonucu olarak İtalya bugün 1987 yılında konulan nükleer santral yasağını kaldırma kararı almış bulunuyor. Sanayi Bakanı Cladio Scajola'nun 21 Mayıs Perşembe günü açıkladığı karara göre yasak, önümüzdeki yıl kaldırılacak ve 2013 yılı itibarıyla İtalyan enerji şirketlerinin yeni nükleer santral inşa etmelerine izin verilecek. Bu arada, İtalyan hükümeti atık yakıt konuları dahil, çeşitli nükleer güvenlik protokollerini hazırlayacak, bunları uygulamaya koyacak. Böylece İtalya 2018 yılına kadar yeniden nükleer enerji üretimine geçmiş olacak.
Esasen İtalyan Senatosu'nun 18 Mayıs'ta onayladığı yasa gereği enerji şirketleri 2010 yılından başlayarak santral izinleri başvurularında bulunabilecek, santral inşalarına da 2013 yılında başlayabilecekler. Yasa, bunları getirirken aynı zamanda İtalyan hükümetine nükleer güvenlikten sorumlu bir yeni kurumu da tesis etmesini hükme bağlıyor. Bu kurum özellikle atık yakıt konusunda standartlar getirecek, kurallar ortaya koyacak ve böylece nükleer denetim sistemi bütün unsurlarıyla kurulmuş olacak. Bakana göre, İtalya gelecekte toplam enerji ihtiyacının yüzde 25'ini nükleer enerjiden sağlayacak ve böylece dışa bağımlılık da giderek azalacak.
İtalya'nın sonunda nükleer enerjiyi yeniden canlandırma kararı şüphesiz Avrupa'daki nükleer enerjinin geleceği bakımından çok önemli ve anlamlı bir karar. Bu karar elbette başka ülkeleri de nükleer enerjiyi yeniden düşünme yönünde mutlaka etkileyecek. Esasen, bazı Avrupa ülkeleri çoktan beri nükleer enerjiye yeniden dönmeyi planlıyorlar. Mesela, bu bapta Romanya, Fransa'nın yardımıyla 2012 yılına kadar yeni bir nükleer santral kurmayı planlıyor.
Nükleer enerjide en şiddetli muhalefeti temsil eden İsveç gibi bir ülke de geçen şubat ayında hem yeni nükleer santral kurma yasağını hem de mevcut nükleer santrallerin kademeli olarak devre dışı bırakılma kararını kaldırmayı ve hem de üç yeni nükleer santral kurmayı planladığını açıklamıştı. Bu üç yeni santral de bugün Oskarshamm, Ringhals ve Forsmark adlı mahallelerde çalışan santrallere ilaveten kurulacak. Yeri gelmişken söyleyelim İsveç toplam enerji ihtiyacının yüzde 44'ünü nükleer, yüzde 45,3'ünü de hidroelektrik santrallerden sağlıyor.
İtalya, İsveç ve başkalarına ilaveten Almanya'nın da yakında nükleer enerjiye geçişi ele alacağı söyleniyor. Kısaca söyleyelim, Avrupa değişen şartlar sonucu yeniden nükleere dönüyor. Biz de birtakım nükleer gericilere rağmen kararlı bir hükümet sonucu bu konuda ilerliyoruz. Bu da olumlu ve iyi bir gelişme şüphesiz ve biz bununla Avrupa'dan geri de kalmıyoruz ayrıca.
Zaman