Türkiye tarihinde ilk kez bir darbe girişimini soruşturuyor" demişler AB Komisyonu'nun 2009 İlerleme Raporunda.
Demek ki Ergenekon davasının "özünü" gayet iyi anlamışlar.
Taslak metinde TSK üst yönetiminin Ergenekon sanıklarını kollar tarzdaki tavır ve açıklamaları da eleştirilmiş. Hem de şu keskin ifadelerle: "Genelkurmay Başkanı Ergenekon soruşturması ve iddianameye ilişkin yorumlar yaptı ve böylece yargıyı baskı altına aldı. TSK'nin bazı kıdemli üyeleri davaları süren askeri personele desteklerini açıkladı."
Kimileri bu yılki raporda öncekinden farklı olarak Ergenekon davasına bu kadar net bir destek açıklanmasının sebeplerini merak ediyor.
AB'nin Ergenekon konusundaki tutum değişikliğinin anlamı ne?
Bana kalırsa bu soruyu soranlar dönüp kendilerine bir bakmalı.
Mesela "Doğan grubu" gazetelerine bakın. Ergenekon davası için geçen yıl neler yazıyorlardı, bugünlerde neler yazıyorlar...
Ergenekon davasını boyuna "siyasi iktidarın muhaliflerini temizleme girişimi" olarak, "Atatürkçü aydınların tasfiyesi" olarak, "Fethullahçı polisin" kurgusu olarak sunduklarını unuttular mı?
"Ergenekon, her yere kon" gibi sululukları hatırlayın, "bunun adı devlet terörüdür" çıkışlarını hatırlayın...
Silahlar, bombalar, suikast krokileri, konuşma kayıtları iyice ortaya
döküldükten sonra "Belki içinde ciddi bir şeyler olabilir, ama bununla koskoca paşaların ne alakası var" itirazlarını hatırlayın. "Üç beş tane bombayla mı darbe yapacaklar canım" laflarını hatırlayın...
***
AB çevrelerinin Ergenekon konusundaki kafa karışıklığında herhalde bunların da bir parça payı olsa gerektir.
Bu grubun mensuplarının birtakım AB bürokratlarıyla yakın ilişkilerini de hesaba katarsanız Brüksel'deki zevatın "Dur bakalım, biraz bekleyelim... İyice anlayalım şu işi" demeleri daha anlaşılır hale geliyor.
Bir şey daha var: O sıralarda CHP'nin diplomat kökenli yöneticileri de Avrupa başkentlerini dolaşıp
Ergenekon davasının iktidar partisinin muhaliflerini ve özellikle aydın kesimi sindirmeyi hedefleyen hukuk dışı bir girişim olduğunu anlatıp durdular. AB çevrelerinde bu konuda oluşan kafa karışıklığında bunun da payı olmalı.
İlaveten, birtakım neo-con kalıntılarının Amerikan medyasında bu konuda yazıp çizdiklerini hatırlayın. TSK'nın düzenlediği toplantılara bile davet edilen Michael Rubin'in yazdıklarını mesela. (Hani, Erdoğan hakkındaki "Türkiye'nin Putin'i" benzetmesinin mucidi olan neo-con yazar.)
Uluslar arası kamuoyu Ergenekon konusunda büyük ölçüde böylesi sulandırma ve bulandırmalara maruz kalarak şekillendi. Tıpkı Türk kamuoyu gibi.
Şimdi kalkıp "AB'nin Ergenekon konusundaki tutumu niye değişti?" diye sormanın anlamı yok.
Asıl siz söyleyin, siz niye artık bu konuyu "iktidarın muhaliflerini temizleme girişimi" veya "Atatürkçü aydınların tasfiyesi" diye anlatmaktan vazgeçtiniz?
Kaynak: Star