Avigdor Lieberman kimdir?

"Irkçı, faşist, lâfebesi, demokrasi düşmanı, demagog ..." Bunlar, muhalifleri tarafından Avigdor Lieberman için yakıştırılan sıfatlardan bazıları. Bunlara ek olarak onu bir zamanlar bar fedaisi olarak çalıştığı için aşağılayanlar da var.
Bu ve başka sıfatların muhatabı Lieberman bugün İsrail siyasetinin en önemli adamlarından birisi; son seçimlerde partisi Yisrael Beiteinu (Evimiz İsrail)'nun parlamentodaki milletvekili sayısını 11'den 15'e çıkardığı, böylece partisini İsrail'in üçüncü büyük partisi yapmayı başardığı, bu siyasi gücüyle kurulacak hükümete şöyle veya böyle damgasını vurması beklendiği için bugün Lieberman anahtar bir siyasetçi konumuna yükselmiş bulunuyor.

Lieberman esasen İsrail doğumlu bir Sabra değil; 1958 yılında Moldova'nın başkenti Kşinyev'de doğmuş büyümüş birisi. Kşinyev'de bir zamanlar bar fedailiği yapmış, bir ara Bakü'de radyolarda çalışmış ve 1978 yılında 20 yaşındayken İsrail'e göç etmiş.

İsrail'de önce askerlik yapan ve daha sonra Kudüs'teki İbrani Üniversitesi'nde milletlerarası ilişkiler ve siyaset bilimi masterı alan Lieberman, Sovyet Yahudileri Siyonist Forumu denen kuruluşun hem kuruculuğunu hem de yöneticiliğini yapmış bir süre. Bir ara sendikacılık ve gazetecilik de yapan Lieberman 1993-1996 yılları arasında Likud partisinin genel müdürlüğü görevini yürütmüş. 1996-1997 yılları arasında da zamanın Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun başbakanlık müsteşarlığını yapmış, bu yüzden Netanyahu'yu iyi ve yakından tanıyan birisi.

Yisrael Beiteinu partisini 1999 yılında kuran ve aynı yıl parlamentoya milletvekili olarak giren Lieberman, İsrail-Moldova Dostluk Grubu'nun başkanlığını da yapmış. 2001 yılında Milli Altyapı bakanı olmuş; ancak bu görevden 2002 Mart ayında istifa etmiş. 2002 yılında Yisrael Beiteinu ve Milli Birlik Partisi ortak listesinden yine milletvekili seçilen Lieberman, Ariel Şaron hükümetinde ulaştırma bakanı olarak atanmış. Bu bakanlıktan 2004 yılında Şaron'un Gazze'den çekilme planına karşı çıktığı için bizzat Şaron tarafından görevinden alınmış.

2006 Mart seçimlerinde Yisrael Beiteinu'nun 11 milletvekili çıkarmasının ardından siyasi yıldızı iyice parlamaya başlamış ve bu yüzden Ehud Olmert hükümetinde hem başbakan yardımcılığı hem de kurulan yeni Stratejik İşler Bakanlığı'na getirilmiş. Bu bakanlık hatırladığım kadarıyla İran tehdidini incelemek, takip etmek ve bu konuda strateji geliştirmekle görevlendirilmişti. Ben onun bu bakanlığı sırasında New York Times'a verdiği demeçte mesela "İlk işimiz Batı dünyasını İran konusunda sert bir politika benimsemeye ikna etmek olmalıdır. İran ile diyalog yüzde yüz başarısız olacaktır. Biz İsrail olarak İran problemiyle kendi başımıza uğraşmaya hazır olmalıyız... İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Yahudi halkının karşı karşıya olduğu en büyük tehdit İran'dır." dediğini çok iyi hatırlıyorum. Lieberman, İran ile ilgili söz konusu görevinde ne yaptı, bilmiyoruz; ancak onun o zaman ve şimdi İran'ı İsrail için en birinci ve önemli tehdit olarak gördüğünü biliyoruz. Bugün muhtemelen başbakan olacak Netanyahu da İran konusunda aşağı yukarı aynı görüşlere sahip birisi.

Lieberman son Gazze saldırısında da çok sert şeyler söylemiş, İsrail'in Hamas'a karşı Amerika'nın İkinci Dünya Savaşı sırasında davrandığı gibi davranması gerektiğini ilan etmiş, bu sözleriyle adeta nükleer silah kullanımını ima etmişti.

Lieberman'ın İsrail vatandaşı Araplarla ilgili pek çok olumsuz demeci de var. Bugün bunlar için yerimiz kalmadı. Ancak son söz olarak şunu söyleyelim: Kadima-Likud ve muhtemelen İşçi Partisi ya da başka bir partinin birleşerek milli koalisyon kurma ihtimali dışında Lieberman partisiyle yeni hükümette şu veya bu şekilde yer alacak.

Bugün kim olduğunu az çok anlatmaya çalıştığım Lieberman çok tehlikeli birisi kısacası...

 
Kaynak: Zaman