Astana'nın AGİT başarısı...

Dünya sisteminde yükselen ve düşen ülkeler her zaman vardır. Yaşamakta olduğumuz dönemde pek çok düşen ülke bulunuyor. Ayağını yorganına göre uzatmayan Yunanistan, Portekiz, İrlanda düşenlerin son örneği sayılır.

Yükselenler arasında elbette Türkiye'miz başta geliyor. Bu çerçevede yükselen bir başka ülke de dostumuz, akrabamız Kazakistan. Bu ülke Sovyetler'den bağımsızlığını kazandığı 1989 yılından bu yana gerçekten bir yükseliş grafiği içinde bulunuyor. Apaçık bir gerçek olan bunda da elbette bu ülkenin son 20 yıldır çok iyi yönetilmekte olduğu ana unsur olarak görünüyor. Bu da şüphesiz Kazak lider Nursultan Nazarbayev sayesinde gerçekleşiyor.

Nazarbayev, 20 yıl kadar önce Sovyetler'in adı sanı zor bilinen bir arka bahçesi olan Kazakistan'ı bu dönemde birçok konuda dünya liginde önemli yerlere ulaştırmış bulunuyor. Bugün Kazakistan artık adı zor hatırlanan, bilinmeyen bir ülke değil. Global enerji, madencilik, hububat, uranyum ve başka alanlarda Kazakistan dikkate alınması gereken ve sistemin büyük güçlerinin işbirliği yapmak için büyük çabalar gösterdiği bir ülke olarak temayüz ediyor.

Amerika'dan Rusya'ya, Çin'den Avrupa Birliği'ne ve başkalarına kadar Kazakistan, dostluğu ve işbirliği aranan bir ülke olarak dünya sistemine damgasını artan biçimde vuruyor. Kazakistan, söz konusu alanlardaki başarılarını bir süredir diplomatik alanda da kuvvetli şekilde hissettiriyor. Buna en son örnek, dün başlayan ve bugün sona erecek olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Zirvesi'nin ülkenin resmî başkenti Astana'da yapılıyor olması elbette. Bu da elbette bütün üyelerin seçimi sonrası bu yılbaşından itibaren teşkilatın dönem başkanlığını üstlenen Kazakistan'ın gayretleri sonucu gerçekleşiyor.

AGİT Zirvesi'nin Astana'da gerçekleşmesi birçok bakımdan çok önemli bir olay sayılır. Her şeyden önce, Kazakistan liderliğinin 1999 yılında İstanbul'da yapılan zirveden 11 yıl sonra yeni bir zirveyi toplaması, karşısına çıkan zorluklara ve muhalefete rağmen gerçekleştiriyor olması başlı başına bir başarı. AGİT'in dönem başkanlığının ilk defa bir Orta Asya Türk cumhuriyeti tarafından yürütülüyor olması da ayrıca bir başarı.

Bugün sona erecek olan zirveye Türkiye'yi temsil eden Cumhurbaşkanı Gül'ün yanı sıra Rus lider Medvedev, Alman lider Merkel gibi 60'ı aşkın ülke devlet başkanı, hükümet başkanı ya da dışişleri bakanlarının katılması ve hepsinin bunu gerçekten içten ve isteyerek arzulu bir şekilde yapmaları da başka bir başarı. Bütün bunların ötesinde Kazak liderliğinin İstanbul Zirvesi'nden bu yana etkinlik, itibar ve önem bakımından bir düşüşe geçen AGİT'e yeni bir canlılık kazandırmak istemesi, teşkilatı dünya sistemi çerçevesinde eskisinden daha önemli ve etkili kılmak için olağanüstü gayret göstermesi de elbette takdire şayan bir husus olarak ortada duruyor.

Kazakistan, dönem başkanlığı süresi içinde birçok önemli konuda başarılara imza atmış bulunuyor. Bunlardan en önemlisi de Kırgızistan'da geçen haziranda meydana gelen olaylar ve iç savaş tehlikesi karşısında oynadığı olumlu, yatıştırıcı ve barışçı rol elbette. Kırgız krizinin Kırgız makamlarının Astana'ya güvenmesi sayesinde çok büyümeden tehlikeli boyutlara ulaşmadan sona erdirildiğini bu meyanda hatırlatalım.

Astana bugünkü zirvede de kendisine duyulan güveni bütün AGİT bünyesine de kazandırmaya çalışıyor, teşkilata yeni bir kan, heyecan ve görev sorumluluğu aşılamak istiyor. Kazak Dışişleri Bakanı Kanat Saudabaev bunu 'Astana Zirvesi AGİT'e duyulan güveni yeniden tesis etmeli, teşkilatın benzersiz özelliğini güçlendirmeli ve bütün üyelerin teşkilatın ne kadar gerekli ve değerli olduğunu yeniden teyit etmelerini sağlayarak ortaya koymalıdır.' şeklinde konuşarak göstermiş bulunuyor. AGİT, Astana Zirvesi'nden sonra şüphesiz yeniden önem ve etkinlik kazanma yoluna girecektir. Zaten katılan bütün liderler de bunu teyit ediyor. Bu sonuçta da başta Kazak lider Nursultan Nazarbayev olmak üzere diğer Kazak yetkililerin, diplomatlarının payı ve rolü elbette çok büyük.

AGİT, Kazak liderliğinin kararlı, olumlu ve vizyoner tavır ve politikaları sonucu yıllar sonra yeniden hayatiyet kazanma yoluna girmiş bulunuyor. Bu en başta Astana'nın ve buna destek veren Ankara'nın başarısı elbette. Bunu da mutlaka görmek gerekiyor...

f.ertan@zaman.com.tr

Kaynak: Zaman