Hollanda'nın aykırı aşırı sağ politikacısı Geert Wilders seçimlerden sonra iktidara gelecek gibi görünüyor. Şayet olur da diğer partiler kendisini bundan mahrum bırakırsa seçmenlerinin ayaklanmasını bekliyor.
WNL ile yaptığı 40 dakikalık ender bir mülakatında Wilders camileri Nazi mabetleriyle, Kur'an'ı da Hitler'in otobiyografisi olan Mein Kampf ile kıyasladı.
Wilders genelde Hollanda medyasıyla pek etraflıca mülakatlar yapmıyor. Tek adamlı Özgürlük Partisi'nin (PVV) kurucusu derdini Twitter'dan anlatmayı tercih ediyor. "Hollandalı Trump" medyanın keyfî olarak kendi ajandasından haber cımbızlayacağını biliyor.
Fakat seçimlere beş hafta kala Wilders kampanyasını hızlandırıyor. Yeni bir video gösteriyor ki Wilders Brexit ve Trump zaferinin beraberinde getirdiklerini taklit etmeyi hedefliyor. Sloganı, "Hollanda yeniden bizim olacak." 11 maddeden oluşan bir sayfalık programı, Hollanda'yı İslam'dan arındırmayı ve sınırları göçmenlere kapatmayı hedefliyor.
Pazar günkü röportajında hedeflerini nasıl gerçekleştireceğine dair tafsilata da girdi ki bazıları Hollanda anayasasındaki dini hürriyet hakkıyla zıt düşüyor. Kur'an'ı nasıl yasaklayacağı sorulduğunda Adolf Hitler'in ülkede yasak olan otobiyografisi Mein Kampf'ı örnek verdi.
Wilders, insanların evlerindeki Kur'anları toplatmayacağını da söyledi. Evvelce ise Hitler'in eserinden daha anti-Semitik dediği Kur'an'a sahip olmanın suç olması gerektiğini söylemişti. O tavrından taviz vermiş görünüyor ama Kur'an'ın kitapçılarda satılmasının yasaklanması ve sadece ilim ehlinin hizmetine sunulması gerektiği şeklindeki tavrını sürdürüyor.
İlaveten camilerin kapatılması yönündeki vaziyetini tekrarlayıp cebren kapatmak yerine lisanslarını feshedeceğini ifade etti.
İfadelerini yumuşatmasının sebeplerinden biri Wilders'in iktidara gelme niyetinde ciddi olması olabilir. Diğer partilerin kendisiyle koalisyon kurmayacağı yönündeki vaatlerini de ciddiye almıyor. İddiası o ki şayet kendi partisi en büyükse diğerlerinin şansı yok: "Şundan eminim ki seçmenler PVV'yi iktidara taşırsa diğer partiler benimle çalışmak zorunda kalacak."
Partisine hükümet etme imkanı tanınmadığı takdirde insanların baş kaldırmasını bekleyen Wilders, "2,5 milyon insanın iradesini öylece yok sayamazsınız," diyor.
Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde sokağa çıkacağını söyleyenlerden birisi The Independent'a konuşan 40 yaşındaki Rotterdamlı kaynak ustası Dave Wetsteijn: "Kesinlikle Wilders'in başbakan olmasını istiyorum. Öylece göz ardı edilemeyiz."
Patronu kendisinden daha ucuz bir Polonyalı işçiyi istihdam edince işsiz kaldığını söyleyen Wetsteijn, Wilders'ın Hollanda halkını öncelik tanıyan mesajlarının albenisine kapılmış.
Wilders'ın gelişmemiş ülkelere para yardımının kesileceğine dair vaadi Wetsteijn'in tam da duymak istediği şeylerden: "İşsizlik maaşıyla yaşıyorum. Hükümetimiz yabancılardan evvel kendi halkına dikkat etmeli."
Anketler, 15 Mart'taki seçimlerde Wilders'ın açık ara galip geleceğini gösteriyor. Neredeyse beş Hollandalıdan biri PVV'ye rey verecek. Gelgelelim o halde bile parlamentodaki 150 sandalyeden kabaca 30'unu kazanacak, haliyle bir koalisyon hükümeti kurmak için diğer partilere yanaşmak zorunda kalacak.
Seçimlere giren 28 partinin neredeyse tamamı PVV ile birlikte çalışmayı çoktan reddettiler. Buna mevcut başbakan Mark Rutte'nin liberal VVD Partisi de dahil ki parti programı ve oy oranı yönünden Wilders'a en yakın olanı onlar.
Pazar günkü mevzuubahis mülakat altı yıldır ilk kez Rutte'nin de, Wilders'ın favori haberleşme platformuna müracaat etmesine sebep oldu: Rutte şahsi Twitter hesabından VVD'nin Wilders ile bir koalisyon kurma ihtimalinin "yüzde sıfır" olduğu şeklindeki taahhüdünü tekrarladı.
Kimi PVV seçmeni, öteki partilerin sözlerine sadık kalmasını bekliyor. Dordrecht şehrinden tekerlekli sandalye satıcısı Gerrit van Hes PVV'ye oy verme sebebinin Lahey'deki politikacıları ikaz etmek olduğunu söylüyor.
"Benimkisi bir protesto oyu" diye açıkça itirafta bulunan van Hes, Wilders'ın AB ve göçmenler hususundaki fikirlerinin diğer partilerce de kabul görmesi adına PVV'nin geniş bir teveccüh görmesini umuyor. Ama Wilders'ın başbakan olmasını da istemiyor: "Onun başbakan olması ülkemiz için çok da iyi olmaz."
Kaynak: The Independent
Dünya Bülteni içi çeviren: Mustafa Doğan